Dönüşüm son zamanlarda iş dünyasında en sık duyduğumuz kelimelerin başında geliyor. Şirketler ve üst düzey yöneticiler organizasyonel dönüşüm, dijital dönüşüm, teknolojik dönüşüm, iş dönüşümü, yapay zeka dönüşümü gibi farklı ifadeler ile dönüşümü ajandalarının en üstlerinde tutuyorlar. PwC Türkiye ise yaklaşık 45 yıldır Türkiye pazarında danışmanlık hizmeti sunan ve aktif yüzlerce müşterisine hizmet sağlayan bir iş ortağı olarak dönüşümü bütüncül olarak ele alıyor ve bunu “uçtan uca dönüşüm” olarak adlandırıyor.
Bu makalede, kurumların dönüşüm planlamaları için örnek nitelikte bir yaklaşımı ele alıp, bu yaklaşımı uygulayarak ambalaj sektörünün son zamanlarda en hızlı büyüme gösteren oyuncularından biri olan Polipa’nın başarı hikayesini ele alacağız.
PwC Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Ortağı Hasan Erhan Dursun dönüşüm çalışmalarının dört ana başlık altında ve “uçtan uca” yaklaşımı ile ele alınması gerektiğini ifade ediyor:
“Biz yaptığımız dönüşüm çalışmalarında ilk başlık olarak Strateji ile başlıyoruz. Bu yerine göre bir kurumun ana stratejisi olabilirken ihtiyaca göre daha alt fonksiyonların stratejileri de olabiliyor. Örneğin yurtdışı pazarlarda büyüme ve anlamlı ciro artışı için başladığımız ticari dönüşüm çalışmasında ticari stratejiyi ele alıyoruz ve hangi pazarlarda, hangi ürünlerle, hangi fiyatlama yapısı ile nasıl bir ekip ile, kime, hangi kanallar üzerinden satacağız ve nasıl bir müşteri deneyimi sunacağız gibi soruların cevaplarının peşine düşüyoruz. İkinci başlık: İşleyiş Modeli; temelde tanımlanan stratejiyi hayata geçirebilmek adına hangi süreçleri işletmeli, nasıl bir teknoloji altyapısına sahip olmalı, organizasyon nasıl işlemeli ve yönetişim mekanizmaları nasıl olmalı sorularına odaklanıyoruz. İşleyiş modelini tanımlarken temelde şirketin stratejisi ve oyun tarzı ile yetkinlikleri ve ürün/hizmet uyumunu gözetmek son derece kritik. Buraya kadar kâğıt üzerinde yapılan bu tanımlamaları çok doğru ve ayakları yere basar şekilde yapmak çok önemli ancak bunu uygulamaya geçirmek işin asıl hayati kısmı. Bu noktadan sonra iki önemli başlığı da paralel olarak götürmenin getirisini oldukça farklı çalışmalarda deneyimledim. “Uygulamanın Hayata Geçirilmesi” üçüncü başlık iken paralelinde dördüncü başlık ise “Değişim Yönetimi”. Uygulamanın hayata geçirilmesini düşündüğümüzde teknoloji implementasyonuyla birlikte organizasyondaki değişiklikler, işe alımlar, eğitimler, yeni süreçlerin adaptasyonu, yeni alanların devreye alınması, yeni ofisler, yeni yetkinliklerin kazanımı gibi dikkatle yönetilmesi gereken çok fazla başlık yer alıyor. Diğer önemli başlık olan değişim yönetimi ise ekiplerimizin, iş ortaklarımızın dönüşümü sahiplenmesi ve değişiklikleri uygulaması için yapacağımız tüm aktiviteleri kapsıyor. Unutmamak gerekir ki dönüşüm ve yapılan tanımlamalar ne kadar rasyonel temellere dayanırsa dayansın, bunun her bir çalışandaki algısı birbirinden farklıdır ve bu süreç iyi planlanıp yönetilmezse çalışanların değişimi sahiplenmemesi ve yapılan çalışmanın rafa kaldırılması riski ortaya çıkabilir.”
Bir başarı hikayesi: Polipa’nın Ticari Dönüşümü
Kurulduğu günden bu yana değişime ve gelişmeye açık vizyonu ile ambalaj sektöründe oldukça hızlı bir büyüme gösteren Polipa Ambalaj, son yıllardaki stratejik hamleleri ile bu dört adımlı yaklaşımı hayata geçirdi. Bunun sonuçlarını da oldukça hızlı şekilde cirosunu artırarak gören şirket, böylelikle sektöründe dikkat çekici bir başarı hikayesine imza atmayı başardı.
Polipa, gelirlerinin yüzde 70’ini yurtdışı pazarlardan elde ederken, ağırlıklı gıda, tarım, kozmetik ve kimya endüstrilerine yönelik ambalaj çözümleri geliştiriyor. Şirket ana pazarları olarak belirlediği Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya, İngiltere ve Almanya’da altı ofis ve İstanbul’da bulunan bir üretim tesisi ile müşterilerine hizmet veriyor. Polipa Yönetim Kurulu Başkanı Seyit G. Veral bu dönüşümdeki deneyimlerini şöyle değerlendiriyor:
“Biz sektörde uzun süredir faaliyet gösteren ve sektörün liderlerine üretim yapan bir IML ( Kalıp içi etiketleme) ambalaj şirketiyiz. Kendi bilgi birikimimiz ve yaklaşımımız ile şirketimizi belirli bir hacme getirdikten sonra bir sonraki seviyede global bir oyuncu olmak adına pazarlama faaliyetleri başta olmak üzere müşterilerimize dokunduğumuz süreçleri mükemmelleştirecek bir çalışma yapmak istedik.
Bu doğrultuda kendimize bir yol arkadaşı edinmenin öneminin de farkındaydık. PwC Türkiye ekibi ile yollarımız kesişti ve bizim için oldukça büyük ve neredeyse tüm taşları yerinden oynatacak bir çalışmayı birlikte şekillendirerek çalışmamızı başlattık. Yaklaşık 4-5 ay içerisinde stratejimizden süreçlerimize, organizasyon tasarımından ihtiyaçlarımızı tek bir sistem içerisinde yürütecek teknoloji altyapısının implemente edilmesine kadar hızlı bir çalışma yürüttük. Teknoloji altyapısında ise danışmanlarımızın önerisi ile Salesforce.com’u seçtik ve şirketimize uyarladık.
Danışman ekibimiz, müşterilerimiz ve ekibimiz ile birlikte çalışarak, anahtar teslim bir çalışma yürüttüler. Ben ise sadece karar anlarında devreye girdim. Dönüşümü hayata geçirirken de yine PwC’den destek almaya devam ettik. Eğitimler, tutundurma çalışmaları, teknolojinin yönetimi gibi başlıkların yanı sıra organizasyonda tanımladığımız hem yurt içi hem de yurt dışı ofislerimiz için kilit rollerin işe alımında da PwC ile birlikte çalıştık. Dönüşümde hedeflediğimiz sonuçları da hızlıca aldık diyebilirim.