Küresel Özel Sermaye Sorumlu Yatırım Araştırması 2023

ESG’den Değer Artışı Sağlamak: Özel Sermaye Şirketleri için Fırsatlar

PE investment Survey
  • Ağustos 22, 2023

Önde gelen özel sermaye şirketleri, ESG faktörlerini yönetmenin değer yaratmaya yardımcı olduğunu uzun zamandır kabul ediyor. Yeni araştırmamız çoğu firmanın aynı fikirde olduğunu ve ESG ile getiriler arasında bir çelişki görmediğini gösteriyor. Bu yazıda sektörün gelişen yaklaşımını inceliyor ve daha fazla kazanım için fırsatları vurguluyoruz.

Çeviren: Engin Alioğlu, PwC Türkiye Özel Sermaye Sektörü Lideri

On yıl önce PwC, özel sermaye (PE) şirketlerinin çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) konularına yaklaşımları hakkında ilk kez araştırma yaptığında, risk yönetimi en önemli endişeleriydi. Şimdi ise bakış açıları değişti. 150’yi aşkın PE şirketiyle gerçekleştirdiğimiz son araştırmamıza göre, katılımcılar büyük ölçüde ESG yönetiminin değer yaratmaya yardımcı olabileceğine inanıyor. Katılımcıların %70’i değer yaratmayı şirketlerinin ESG faaliyetleri için ilk üç itici gücü arasında sayıyor. Araştırmanın bulgularına göre PE şirketleri için fırsatları değerlendirirken, durum tespiti yaparken, satın alma sonrası planları oluştururken ve anlaşma koşullarına karar verirken ESG faktörlerini dikkate almak standart uygulama. 

ESG faaliyetlerinin faydaları sorulduğunda katılımcılar çeşitli görüşler paylaştı. Özel sermaye şirketlerinin, genellikle değer yaratma ile ilişkilendirilen, daha yüksek çıkış çarpanı gibi nitel sonuçları raporlama olasılığı, doğrudan ölçülebilir finansal etkileri raporlama olasılığından daha yüksek. Katılımcıların yarısından fazlası marka geliştirme, risk azaltma, rekabetçi farklılaştırma ve müşteriyi çekmeyi ESG’nin kuruluşlarına sağladığı başlıca faydalar olarak ifade ediyor. Katılımcıların beşte birinden azı ise gelir artışı ve maliyet uygunluğunu bu faydalar arasında belirtiyor. Bu bulgular aynı zamanda ESG değerlendirmelerine kesin bir finansal değer atfetmenin zorluğunu yansıtabilir. Katılımcıların sadece üçte biri şirketlerinin ESG faktörlerini değerleme çalışmalarına dahil ettiğini söylüyor; bu da ESG'nin belirli bir anlaşmada değer artıran bir faktör olabileceğini doğrulamak için temel olduğunu düşündüğümüz bir unsurdur.

Tecrübemiz gösteriyor ki önde gelen firmalar ESG’yi yatırım kararı verirken de hesaba katıyor ve anlaşma analizlerini oluştururken ESG ile ilgili fırsatları belirliyor. Bu raporu bitirirken ESG gözüyle bakmanın potansiyel katma değer yaratabileceği dört alandan bahsedeceğiz.

Çoğu PE şirketi ESG ile değer yaratmayı hedefliyor

Araştırma katılımcılarının büyük çoğunluğu ESG yönetiminin müşterilerine gelir yaratma çabalarıyla uyumlu olduğunu düşünüyor. %80’den fazlası ESG performansını hesaba katmanın ‘gelir elde etme amacına uygun’ olduğunu düşünürken sadece %1’i ‘gelir elde etme amacıyla çelişiyor’ düşüncesinde. 

Katılımcıların büyük bir kısmı (%70) değer yaratmanın ESG faaliyetleri için ilk üç itici güçten biri olduğunu ifade ediyor. Bu oran 2020’de %66 olsa da, bu yıl daha fazla katılımcı ESG faktörleri listesine ilk sırada değer yaratmayı yazıyor. 2020’de %29 olan bu oran günümüzde %37’ye yükseldi. 

Ayrıca ESG konusunda harekete geçme nedenleri olarak ‘yasal düzenlemeleri’ ve ‘çıkış değeri üzerindeki etkiyi’ gösteren katılımcıların oranındaki artışlar oldukça dikkat çekici. Rakamlar küçük olsa da ‘güvene dayalı sorumlulukları ilk üç itici güç arasında gösteren katılımcıların oranında da artış gözlemliyoruz.

Küresel Sermaye Araştırması

Katılımcılara ayrıca son anlaşmalarından kaçının değer yaratmanın birincil itici gücü olarak ESG faaliyetini içerdiğini sorduk. Katılımcıların üçte biri anlaşmalarının %50’sinden fazlasının bu şekilde gerçekleştiğini ifade etti. Katılımcıların neredeyse yarısı en azından bazı anlaşmaların ana değer faktörü olarak ESG konularını içerdiğini belirtiyor. Deneyimimiz PE şirketlerinin, geleneksel analizlerin gözardı edebileceği değer yaratmaya yönelik ek fırsatları tanımlamak için ESG analizlerini kullanabileceğini gösteriyor.

Küresel Sermaye

Birçok PE şirketi ESG’yi ana faaliyetlerine entegre ediyor

Bu yılki araştırma aynı zamanda PE şirketlerince endüstri standardı olarak kabul edilecek kadar benimsenen ESG uygulamalarını da vurguluyor. Bu uygulamalar anlaşma yaşam döngüsünün açılış ve kapanış aşamalarına odaklanıyor. Katılımcıların yarısından fazlası son 12 ay içinde tüm fırsatları belirlerken ve durum tespiti incelemelerini gerçekleştirirken ESG faktörlerini göz önünde bulundurduğunu ifade ediyor.

Daha fazlası için tıklayınız

Birkaç PE şirketi ESG’nin finansal faydalarından bahsetse de değerleme zor olabilir

ESG faaliyetlerinin ilk üç faydasını belirlemelerini istediğimizde doğrudan finansal sonuçlardan ziyade katılımcılar genellikle daha güçlü finansal performansla ilişkilendirilen rekabetçi farklılaşma ve marka iyileştirme gibi niteliksel sonuçları belirtmeye daha eğilimli. Deneyimimize göre bu ifade çoğu zaman kuvvetli finansal performansla ilgili (doğrudan finansal sonuçlar saymaya nazaran). Katılımcıların %20’sinden azı ESG faaliyetlerinin şirketlerine veya fonlarına getirdiği en büyük üç faydadan biri olarak gelir artışı, sermaye tahsisi veya maliyet verimliliğini sayıyor.

Daha fazlası için tıklayınız

Anlaşma yaşam döngüsü boyunca ESG değerini keşfetmek

Araştırmamıza göre PE şirketleri sürdürülebilirlik gündemini riskten ziyade değer kaynağı olarak görüyor. Birçoğu ESG faktörlerini durum tespiti gibi ana faaliyetlerine de entegre ediyor. Deneyimlerimize göre öncü şirketleri diğerlerinden ayıran şey ESG ile ilgili fırsatları bir anlaşmanın her aşamasında tespit ve takip etmeleri. Bu yazıda PE yatırımcılarını değer yaratma potansiyeline doğru yönlendirebilecek dört uygulamayı ortaya koyuyoruz.

Sürdürülebilir anlaşma akışını oluşturmak için yetersiz finanse edilen sektör ve coğrafyalardaki yatırımları araştırın. Şirketler ve hükümetler net sıfır emisyon ve diğer ESG hedeflerine ulaşma çabalarını artırdıkça, sürdürülebilir mal ve hizmetler için yeni pazarlar ortaya çıkacak ve bu pazarlara hizmet eden şirketlerin finansal desteğe ihtiyacı olacak. Örneğin PwC’nin araştırması iklim teknolojileri girişimleri fonlamasında bir dengesizlik olduğunu gösteriyor: Küresel sera gazı emisyonlarının %85’ini oluşturan sektörler iklim teknolojileri yatırımlarının sadece %52’sini alıyor. Diğer bir PwC araştırması ise, Afrika ve Güneydoğu Asya gibi gelişmekte olan bölgelerin hem önemli sermaye gereksinimlerine hem de yüksek derecede "yatırım yapılabilirliğe" sahip olmalarına rağmen, yeşil altyapı finansmanının büyük kısmının gelişmiş ülkelere aktığını gösteriyor. Özellikle altyapı gibi kazanımların uzun zaman dilimlerine yayıldığı sektörlerde bu gibi boşluklarda PE şirketleri gelecek vadeden değer yaratma fırsatları bulabilir.

Anlaşmayı yapmadan önce sürdürülebilirliği çıkış stratejisine ekleyin. PE şirketlerinin, çıkış getirilerini nasıl en üst düzeye çıkaracaklarını planlarken, güçlü ESG faaliyetleri olan şirketlerin yüksek kazanç sağlayabileceğini görmeleri gerekiyor. Sonuçta, ESG yatırımları yükselişte: Yakın zamanda yapılan bir PwC araştırması, ESG'nin yönetim altındaki varlıklarının (AuM) 2021'de toplam AuM'nin %14,4'ünden 2026'da %21,5'ine çıkacağını öngörüyor. PwC’nin 2022 Küresel Yatırımcı Araştırması çoğu yatırımcının şirketlerin sürdürülebilirlik faktörlerinin iş modelleriyle bağlantısını raporlamasını istediğini ortaya koydu. PE şirketleri her bir hedef şirket için, çevre ve toplum üzerindeki etkinin yanı sıra sürdürülebilirlikle ilgili pazar değişimleri ve yasal düzenlemelere uyum açısından daha başarılı bir ESG profili tanımlayarak daha fazla değer yaratabilir. 

Anlaşma yapılandırma sürecinde yeşil teşvikler ve vergi tasarrufları arayın. Yukarıda bahsedilen çevresel ve sosyal hedefler doğrultusunda birçok hükûmet şirketleri davranışlarını değiştirmeye teşvik etmek için yeşil teşvikler ve çevre vergilerini kullanıyor. Örneğin Avrupa Yeşil Mutabakatı 1000’den fazla yeni veya değiştirilmiş vergi içeriyor. ABD’de Enflasyonu Düşürme Yasası, iklim değişimi ve temiz enerjiyle ilgili yaklaşık 370 milyar ABD doları tutarında hükümler içeriyor. PE firmalarının, ek değer yaratmak için bu politika ve programların belirli bir anlaşmaya nasıl uygulanacağını belirlemesi ve ardından kredi ve teşviklerin tamamına erişmelerine olanak tanıyan vergi yapıları tasarlaması gerekiyor. Örneğin büyük bir enerji teknolojisi şirketi, teşviklerin karbonsuzlaştırma girişimlerinin maliyetlerinin %50'sine kadarını karşılayabileceğini tespit etmiştir.

Düşük maliyetli yeşil sermaye kullanan yaratıcı finansman yapılarını inceleyin. Bir başka PwC araştırması Avrupa’da yeşil, sosyal ve sürdürülebilirlik tahvillerinin ihracının 2021’de 500 milyar Euro’dan 2026’ya 1,4 trilyon Euro'ya veya daha fazlasına çıkabileceğini öngörüyor. PE şirketleri, sürdürülebilirlik bağlantılı krediler (SLL'ler) gibi düşük maliyetli yeşil sermaye ile anlaşmaları finanse etme fırsatlarına dikkat etmeli. Son araştırmamız bunun henüz yaygın olmadığını gösteriyor: katılımcıların yalnızca yarısı, kuruluşlarının son 12 ay içinde en az bir anlaşmada SLL'leri veya diğer ESG ile ilgili finansmanı kullandığını söylüyor. Sürdürülebilirlik merkezli anlaşmalar için diğer potansiyel finansman kaynakları arasında, bazı büyük finans kuruluşlarının kurmakta olduğu geçiş fonları, yani şirketlerin emisyon azaltma hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olmaya adanmış fonlar yer alıyor. Sürdürülebilir bir ekonomiye geçiş ilerledikçe, giderek daha fazla değer yaratma fırsatı ortaya çıkacak. Bu fırsatlara odaklanmak, PE şirketlerinin yatırımcılarının aradığı güçlü getirileri sağlamasına yardımcı olacaktır.

PwC özel sermaye, gayrimenkul ve devlet fonları küresel lideri Eric Janson, PwC ABD şirket ortağıdır. Miriam Pozza, PwC küresel ESG strateji, yönetim ve teknoloji uygulamaları lideri, PwC Kanada şirket ortağıdır. Leonie Schreve PwC Hollanda’da strateji, yönetim ve teknoloji ortağıdır. Darice Caudle PwC ABD’de direktör pozisyonundadır.

Yazarlar bu rapora ve araştırmaya katkılarından dolayı, PwC çalışanlarından Faye Bloch, Emilie Bobin, Nicolas Bourdier, Kushal Chadha, Will Jackson-Moore, Mairi McInnes, Chrissy Parylak, Alastair Scott ve Neema Vaheb’e teşekkürlerini sunarlar.

Bizi takip edin

İletişim

Engin Alioğlu

Engin Alioğlu

Özel Sermaye Sektörü Lideri, PwC Türkiye

Telefon: +90 212 376 5397