Vergi uygulamalarıyla ilgili olarak son dönemde verilen bazı özelgeler.
1. Kurumlar Vergisi
Temin ederek grup şirketine aynen aktarılan kredinin, krediyi kullanan tarafından erken kapatılması halinde örtülü sermaye uygulaması değişir mi?
(09.08.2021 tarih ve 247883 sayılı özelge)
Kurumların iştiraklerinin, ortaklarının veya ortaklarla ilişkili kişilerin banka veya finans kurumlarından ya da sermaye piyasalarından temin ederek aynı şartlarla kullandırdıkları borçlanmalar örtülü sermaye dışında tutulduğundan; topluluk şirketinin bankadan temin ettiği kredileri (kredi sözleşmesinin içerdiği vade, faiz oranı ve benzeri kullandırılma şartlarında herhangi bir değişiklik yapılmadan) diğer bir topluluk şirketine kullandırmaları ve bu durumun ispat edici vesikalarla belgelendirilmesi halinde örtülü sermayeden söz edilmeyecektir
Diğer taraftan, topluluk şirketince bankadan temin edilerek kullandırılan kredinin, krediyi kullanan şirket tarafından erken kapatılmasıyla birlikte Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “Örtülü sermaye” başlıklı 12. maddesinin altıncı fıkrasının (b) bendinde; kurumların iştiraklerinin, ortaklarının veya ortaklarla ilişkili kişilerin, banka ve finansman kurumlarından ya da sermaye piyasalarından temin ederek aynı şartlarla kısmen veya tamamen kullandırdığı borçların örtülü sermaye sayılmayacağı hükmünde yer alan “aynı şartlarda krediyi kullanma şartı” sağlanamamış olacak ve söz konusu borç tutarı örtülü sermaye hesabında dikkate alınacaktır. Fakat, her iki şirketin aynı şartlarda ve eş zamanlı olarak krediyi kapatması durumunda, “aynı şartlarda krediyi kullanma şartı” ihlal edilmiş olmayacaktır.
Özelge talep formu ve eklerinin incelenmesinden, Şirket tarafından daha uygun koşullarda temin edilen banka kredisiyle kapatılacak krediye karşılık olarak topluluk şirketi tarafından temin edilmiş olan söz konusu kredinin eş zamanlı olarak ve aynı şartlarla kapatılmadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, topluluk şirketince bankadan temin edilerek kullandırılan kredinin krediyi kullanan şirket tarafından erken kapatılması nedeniyle söz konusu borç tutarı örtülü sermaye hesabında dikkate alınacaktır.
Ayrıca, söz konusu kredi kullandırma işleminin transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı yönünden de değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bir süre işletildikten sonra bir süre de kiralanan hastane binasının satışında kurumlar vergisi istisnasından yararlanılabilir mi?
(04.08.2021 tarih ve 39224 sayılı özelge)
Şirket ana sözleşmesi ile ticaret sicil gazetesinin incelenmesinden, şirketin amaç ve konuları arasında, hastaneler, sağlık merkezleri, poliklinik, klinik ve estetik ve kozmotoloji merkezleri, röntgen ve tomografi merkezleri, tıbbi ve biyolojik tahlil laboratuarları ve benzeri sağlık amaçlı tesisler kurmak, işletmek, kiralamak, kiraya vermek, her türlü inşaat elektrik ve sıhhi tesisat işleri, alt yapı-üst yapı sanat yapıları olan yollar, köprüler, barajlar, göletler, tüneller, konutlar, özel okullar, oteller, hastaneler, spor tesisleri, konut kooperatifi yapıları içme suları ve buna benzer bütün inşaat yapılarını inşa etmek, her türlü arsa, arazi, tarla gibi taşınmazlar satın almak, bunlar üzerinde taşınmazlar inşa etmek, inşaat halinde ya da bitmiş olarak inşaat almak, kat karşılığı inşaat yapmak gibi faaliyetlerinin yer aldığı anlaşılmıştır.
2009 yılından itibaren Şirket aktifinde kayıtlı bulunan ve 24.11.2010-04.09.2014 tarihleri arasında fiilen işletilen taşınmazın, daha sonra tüm demirbaşları ile birlikte hastane olarak başka bir sağlık grubuna kiraya verilmek suretiyle değerlendirilmesi nedeniyle söz konusu taşınmazın satışından doğacak kazancın, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında kurumlar vergisinden istisna tutulması mümkün değildir.
İtalya mukimi firmadan alınan danışmanlık hizmet bedeli stopaja tabi midir?
(06.08.2021 tarih ve 238180 sayılı özelge)
Kurumlar Vergisi Kanununun 30. maddesinin birinci fıkrasında dar mükellefiyete tabi kurumların maddede belirtilen kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmış, maddenin alt bentlerinde ise hangi gelir unsurlarının tevkifata tabi oldukları sayılmıştır.
Bu fıkranın (b) bendinde ise, dar mükellef kurumların serbest meslek kazançları üzerinden %15 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hüküm altına alınmıştır. Anılan kesinti oranı 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile petrol arama faaliyetleri dolayısıyla sağlanacak kazançlardan %5, diğer serbest meslek kazançlarından %20 olarak belirlenmiştir.
Öte yandan, Türkiye Cumhuriyeti ile İtalya Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması çerçevesinde, İtalya mukimi firmanın Türkiye’ye gelmeksizin İtalya’da icra edeceği serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla elde edeceği gelirleri vergileme hakkı yalnız İtalya’ya aittir.
Ancak, bu faaliyetlerin Türkiye’de bir işyerine sahip olunması suretiyle icra edilmesi veya herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde toplam 183 günden fazla süre veya sürelerde icra edilmesi durumunda ise, yalnızca söz konusu işyerine atfedilebilen gelir ya da yalnızca Türkiye’de icra edilen hizmete atfedilebilen gelir miktarıyla sınırlı olmak üzere Türkiye de vergileme hakkına sahip olacaktır.
Türkiye’nin vergilendirme yetkisi bulunmaması durumunda, yapılacak ödemeler üzerinden vergi kesintisi yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Öte yandan, ülkemizin akdetmiş olduğu çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları kapsamında, anlaşmaya taraf diğer ülkenin mukimi gerçek veya tüzel kişilerin icra ettikleri serbest meslek faaliyetleri nedeniyle elde ettikleri gelirlerin vergilendirilmesine ilişkin detaylı açıklamalara 4 Seri No.lu Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları Genel Tebliğinde yer verilmiştir.
Anlaşma hükümlerinin iç mevzuata göre değişiklik getirdiği durumlarda, Anlaşma hükümlerinden yararlanabilmek için söz konusu İtalya teşebbüsünün İtalya’da tam mükellef olduğunun ve tüm dünya kazançları üzerinden bu ülkede vergilendirildiğinin İtalya yetkili makamlarından alınacak bir belge (mukimlik belgesi) ile kanıtlanması ve bu belgenin aslı ile birlikte Türkçe tercümesinin noterce veya bu ülkedeki Türk Konsolosluklarınca tasdik edilen bir örneğinin vergi sorumlularına veya ilgili vergi dairesine ibraz edilmesi gerekmektedir. Mukimlik belgesinin ibraz edilememesi durumunda ise ilgili Anlaşma hükümleri yerine iç mevzuat hükümleri uygulanacaktır.
Aktife kayıtlı binanın tapuda cins tahsisi yapılmadan satılması durumunda istisnadan yararlanılabilir mi?
(17.06.2021 tarih ve 475290 sayılı özelge)
Tapuda arsa olarak gözüken ve 1990 yılından itibaren otel olarak kullanılan binanın tapuda şirket adına tescil edilmesinden sonra satılması halinde, satılan binanın iki yıllık aktifte bulundurulma süresinin başlangıç tarihi olarak, inşaatın tamamlandığı ve bina olarak kullanılmaya başlandığı tarih esas alınacak olup, bu binanın fiilen kullanıldığının yapı inşaatı ruhsatı, vergi dairesi tespiti veya resmi kurum kayıtlarından birisi ile tevsik edilmesi gerekmektedir.
Bu çerçevede, şirket faaliyetlerinde kullanılmak üzere iktisap edilen ve fiilen kullanıldığı tevsik edilen binanın tapuya şirket adına tescil edilmesinden sonra satılması halinde elde edilen kazancın, satış tarihine bağlı olarak %75 veya % 50’lik kısmına istisna uygulanacaktır.
Öte yandan, tapuya bina olarak şirket adına tescil edilmeden satış halinde söz konusu istisna sadece arsaya isabet eden kazançla sınırlı olarak uygulanabilecektir.
Yurt dışında mukim kuruluşa ödenen yıllık abonelik ücreti gider yazılabilir mi?
(01.04.2021 tarih ve 288461 sayılı özelge)
Bir masrafın genel gider adı altında masraf yazılabilmesi için, genel giderlerin ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılmış olması, masrafla iş arasında açık, güçlü bir illiyet bağının mevcut olması, masrafın işin önemi ölçüsünde yapılmış bulunması gerekmektedir.
Buna göre, yurt dışında yerleşik bir firmaya yıllık abonelik ücreti olarak ödenen tutarların, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılması ve söz konusu giderlerin Vergi Usul Kanunu hükümleri gereğince tevsik edici belgelere dayanmış olması şartlarıyla gider kaydı mümkün bulunmaktadır.
2. Gelir Vergisi
İkinci el oto alım satımı faaliyetinde binek otomobiller için yapılan giderlerin tamamı indirim konusu yapılabilir mi?
(23.12.2021 tarih ve 451502 sayılı özelge)
Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinde safi kazancın tespitinde indirilecek giderler bentler halinde sayılmış olup maddenin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde; faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere binek otomobillere ilişkin giderlerin en fazla %70’inin safi kazancın tespitinde gider olarak indirilebileceği hükmüne yer verilmiştir.
İkinci el otomobil alım-satımı faaliyeti, kısmen veya tamamen binek otomobillerin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi faaliyeti kapsamında olmadığından, satışa konu edilmek üzere “153-Ticari Mallar” hesabında izlemek suretiyle işletmeye kayıtlı olan ve işte kullanılan binek otomobillere ait yakıt, bakım ve onarım gibi giderlerin en fazla %70’inin ticari kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.
Serbest bölgede yazılım faaliyetinde bulunan şirketin, şirket ortağına yaptığı ücret ödemesi nedeniyle istisnadan yararlanılabilir mi?
(10.11.2021 tarih ve 946849 sayılı özelge)
Şirket genel kurul kararı ile şirket ortağı ve yetkilisi olan kişinin şirketin serbest bölgedeki bilgisayar programı yazılım işini fiilen yürütmesi halinde bölgede üretilen yazılımların en az % 85’inin yurt dışına ihraç edilmesi ve Serbest Bölgeler Kanunu ve bu Kanun’un uygulamasına ilişkin usul ve esasların belirlendiği tebliğlerde belirtilen diğer şartların da sağlanması kaydıyla, şirket ortağı ve yetkilisine bu kapsamda yapılan ücret ödemelerine ilişkin olarak gelir vergisi stopajı istisnasından faydalanılması mümkün bulunmaktadır.
Ancak, şirket genel kurul kararı ile seçilerek şirkette çalışan şirket ortağı ve yetkilisinin görevlerinin, şirketin idaresi ve temsiline yönelik merkezi görevler olması halinde, bu sıfatları dolayısıyla şirket ortağı ve yetkilisine yapılacak ücret ödemeleri dolayısıyla istisnadan yararlanılması mümkün bulunmamaktadır.
3. Katma Değer Vergisi
Aktife kayıtlı binanın tapuda cins tahsisi yapılmadan satılması durumunda KDV istisnasından yararlanılabilir mi?
(17.06.2021 tarih ve 475290 sayılı özelge)
Şirket aktifinde kayıtlı, 1990 yılından itibaren şirket merkezi olarak kullanılan ve cins değişikliği yapılmadığından tapuda arsa olarak görünen otel binasının satılması halinde, bu teslimin KDV Kanunu’nun (17/4-r) maddesi kapsamında KDV’den istisna tutulması için söz konusu taşınmazın, şirket aktifinde en az iki tam yıl süreyle bulunması, taşınmazın kiralama dahil ticareti yapılan taşınmazlardan olmaması gerekmekte olup, iki tam yıl süreyle aktifte kayıtlı bulundurma süresinin başlangıç tarihi olarak da inşaatın tamamlanarak bina olarak aktife alındığı tarih esas alınacaktır.
Müşteri tarafından iade edilen ancak kayıtlara alınmayan e-faturada (temel fatura) yer alan KDV indirim konusu yapılabilir mi?
(03.06.2021 tarih ve 39626 sayılı özelge)
Temel fatura kapsamında alıcıya düzenlenen e-Faturaların bir mal iadesi kapsamında olmadan kabul edilmek istenmemesi halinde, alıcının muhasebe kayıtlarına almadan harici yollarla itiraz (noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta-KEP sistemi-) yöntemlerinden biri ile faturaya itiraz etmesi, göndericinin de önce muhasebe kayıtlarında gösterdiği bu faturaları, itiraz üzerine kayıtlarından çıkartması gerekmektedir.
Düzenlenen faturaların belirtilen usul ve şartlarda reddedilmesi ve muhasebe kayıtlarına alınmamış olması halinde, Form Ba ve Form Bs bildirimlerine dahil edilmesine gerek bulunmamakta olup, bu faturaların muhasebe kayıtlarına alınması halinde ise Form Ba ve Form Bs bildirimlerine konu edilmesi gerekmektedir.
Alacak yönetim şirketi tarafından devir alınan alacakların tahsilinde KDV uygulaması ve belge düzeni nasıl olmalıdır?
(08.07.2021 tarih ve 536448 sayılı özelge)
Yapılan temlik sözleşmesi dahilinde devir alınan alacakların tahsil edilmesinde, genel hükümler çerçevesinde, hizmet bedeli (devir alınan alacağın devir bedeli ile devir sonrası tahsil edilen tutar arasındaki fark) üzerinden borçlu adına fatura düzenlenmesi gerekmektedir. Ayrıca, söz konusu faturada, işlemin mahiyetine ve daha önce adı geçen Şirket tarafından düzenlenen faturaya/faturalara ilişkin bilgilere ilişkin açıklamaya yer verilmesi gerekmektedir.
Bir başka şirkete ait alacakların devralınması suretiyle tahsil edilmesi işlemleri, ilgili kanunların verdiği yetki veya izin çerçevesinde yapılmamaktadır. Bu nedenle banker kapsamında BSMV mükellefi olmayan Şirketin söz konusu tahsilat işlemleri BSMV’nin konusuna girmemektedir.
Bir başka şirketten devir alınan alacakların tahsili hizmeti BSMV kapsamına girmediğinden genel hükümler çerçevesinde KDV’ye tabi tutulacak ve borçlu adına düzenlenen faturada hizmet bedeli üzerinden (devir alınan alacağın devir bedeli ile devir sonrası tahsil edilen tutar arasındaki fark) genel oranda (%18) KDV hesaplanacaktır.
Grup şirketinin temin ederek aynen aktardığı kredinin, krediyi kullanan tarafından erken kapatılması durumunda KDV uygulaması değişir mi?
(09.08.2021 tarih ve 247883 sayılı özelge)
Topluluk şirketi tarafından bankalar ve diğer finans kuruluşlarından temin edilen kredinin grup şirketine anapara, faiz ve masraflarıyla birlikte aynen aktarılması işleminde, aynen aktarılan bedeller için KDV hesaplanmayacaktır.
Bununla birlikte, topluluk şirketi tarafından bankadan temin edilerek diğer şirkete kullandırılan kredinin, krediyi kullanan şirket ile topluluk şirketince aynı şartlarda ve eş zamanlı olarak kapatılması durumunda, “aynı şartlarda krediyi kullandırma/kullanma şartı” ihlal edilmiş olmayacakken, söz konusu kredinin eş zamanlı olarak kapatılmaması durumunda “aynı şartlarda krediyi kullandırma/kullanma şartı” ihlal edilmiş olacağından, bu durumda topluluk şirketi ile gerçekleştirilen kredi devri işleminin topluluk şirketi tarafından sağlanan finansman hizmeti kapsamında KDV’ye tabi tutulması gerekecektir.
Türkiye’de verilen konaklama hizmet bedelinden kaynaklanan kur farkı KDV’ye tabi midir?
(09.07.2021 tarih ve 93626 sayılı özelge)
Türkiye’de verilen konaklama hizmeti KDV’ye tabi olup, hizmet bedelinin döviz cinsinden belirlenmesi halinde vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarih ile hizmete ilişkin bedelin tahsil edildiği tarih arasında ortaya çıkan kur farkı KDV matrahına dahil edilecektir.
Bu çerçevede, erken rezervasyon nedeniyle yurt dışındaki acenteye düzenlenen fatura bedelinin tahsili aşamasında Şirket lehine ortaya çıkan kur farkı için hizmetin yapıldığı tarihte bu işlem için geçerli oran uygulanmak suretiyle KDV hesaplanması ve 1 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir. Söz konusu hizmete ilişkin bedelin tahsil edildiği tarihte Şirket aleyhine kur farkı oluşması halinde, kur farkı tutarına hizmetin yapıldığı tarihteki oran uygulanmak suretiyle KDV hesaplanıp Şirket tarafından sorumlu sıfatıyla 2 No.lu KDV beyannamesi ile beyan edilerek ödenmesi gerekmekte olup, bu KDV’nin aynı döneme ilişkin 1 No.lu KDV beyannamesinde indirim konusu yapılması mümkündür.
4. Vergi Usul Kanunu
Acenteler aracılığıyla yurt dışındaki müşterilere verilen konaklama hizmetlerinde belge düzeni nasıl olmalıdır?
(09.07.2021 tarih ve 93626 sayılı özelge)
Acenteler aracılığıyla verilen konaklama hizmetine ilişkin olarak, genel hükümler çerçevesinde, gerçek hizmet bedeli üzerinden fatura düzenlenmesi gerekmektedir.
Yurt dışındaki müşteriler adına düzenlenen faturalarda Türk parası karşılığı gösterilme zorunluluğu bulunmamakta olup, bu faturaların, sadece döviz cinsinden/yabancı para cinsinden tutara yer verilmek suretiyle düzenlenebilmesinin yanı sıra, döviz cinsinden bedel ile birlikte Türk Lirası karşılığı gösterilmek suretiyle de düzenlenebilmesi mümkün bulunmaktadır.
Söz konusu faturaların, sadece döviz cinsinden tutara yer verilmek suretiyle düzenlenmesi halinde, faturanın düzenlendiği tarihte T.C. Merkez Bankasınca ilan edilen döviz alış kurunun esas alınması suretiyle belirlenecek Türk Lirası karşılığının kayıtlara intikal ettirilmesi; Türk Lirası karşılığı da gösterilmek suretiyle düzenlenecek faturalarda faturanın düzenlendiği tarihte T.C. Merkez Bankasınca ilan edilen döviz alış kuru dikkate alınarak belirlenecek tutarın Türk Lirası karşılığı olarak faturada yer verilmesi ve bu tutar üzerinden faturanın kayıtlara intikal ettirilmesi gerekmektedir.
Söz konusu fatura muhteviyatı tutarının, kısmen veya tamamen sonraki bir tarihte ödenmesi halinde, alacak tutarının değerleme günleri (geçici vergi dönem sonları ve yıl sonları) ve ödeme/tahsil tarihi itibarıyla Vergi Usul Kanunu’nun 280. maddesine uygun olarak yabancı para değerlemesine tabi tutulması ve oluşan lehe veya aleyhe kur farklarının ilgili dönem kayıtlarına (gelir/gider hesaplarına) intikal ettirilmesi icap etmektedir.
Dönem sonlarında yapılan değerlemeye bağlı olarak ortaya çıkan kur farklarının yanı sıra yurt dışındaki müşteriler adına döviz cinsinden düzenlenen faturalardan kaynaklı alacakların tahsili/ödenmesi tarihi itibarıyla oluşan kur farkına ilişkin kayıtların tevsiki için de Vergi Usul Kanunu uygulaması bakımından herhangi bir belge (fatura, gider pusulası, ilgili ülke mevzuatına göre mükellef adına düzenlenmiş muteber bir belge) aranmayacaktır.
Aktife kayıtlı binanın tapuda cins tahsisi yapılmadan satılması durumunda satış kazancı yenileme fonuna konabilir mi?
(17.06.2021 tarih ve 475290 sayılı özelge)
Şirket aktifinde kayıtlı bulunan ve 1990 yılından beri otel olarak kullanılan gayrimenkulün tapu kayıtlarında niteliği arsa olarak gözüktüğünden ve arsaların amortismana tabi tutulması mümkün olmadığından, amortismana tabi olmayan arsanın satışından elde edilecek kazancın yeni yatırım giderlerinin karşılanması amacına yönelik olarak yenileme fonuna aktarılması da mümkün bulunmamaktadır. Söz konusu tapu kayıtlarının cins tashihi yapılarak arsa yerine bina olarak düzeltilmesi halinde otel binasının satışından elde edilecek karın yenileme fonuna alınabilmesi mümkün olabilecektir.
Ayrıca, satılan amortismana tabi iktisadi kıymet yerine bir başka iktisadi kıymetin alınmak istenmesi veya alınmasının, iktisadi kıymetin yenilenmesi olarak kabulü mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenle otel binası satışından doğan ve yenileme fonuna alınacak karın, Vergi Usul Kanununun 328 inci maddesi kapsamında ancak aynı neviden bir iktisadi kıymetin alımı nedeniyle kullanılması mümkün olup, şirket yönetimi için büro alım ve yatırımında kullanılması mümkün bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, şirketlere ait amortismana tabi taşınmazların satışından elde edilecek kazancın 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5-1/e maddesi çerçevesinde istisnaya konu edilen tutar dışında kalan kısmının, satılan taşınmazın aynı neviden yenisinin iktisap edilmesi amacıyla yenileme fonuna aktarılması mümkündür.
Yurt dışında mukim kuruluştan alınan hizmet nedeniyle düzenlenen ödeme makbuzu fatura yerine geçer mi?
(26.08.2020 tarih ve 626614 sayılı özelge)
Yurt dışında mukim kişi ve kuruluşlara yaptırılan iş veya hizmetler karşılığında ödemede bulunulan yurt dışında mukim kuruluşun, ülkemizde mükellefiyetinin bulunması durumda, birinci sınıf tüccarlara ilişkin defter tutma ve belge düzenleme yükümlülüklerinin bu mükellefler tarafından genel hükümler çerçevesinde, yerine getirilmesi gerekmekte olup, bu halde ödeme makbuzunun Vergi Usul Kanunu uygulamasında kayıtların tevsikinde, tevsik edici belge olarak kabul edilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Aldığınız hizmet karşılığında ödemede bulunulan yurt dışında mukim kuruluşun, ülkemizde mükellefiyetinin bulunmadığı durumlarda ise yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan hizmet karşılığında yapılan ödemelerin Vergi Usul Kanunu’nun 229 ve izleyen maddelerinde belirtilen fatura veya fatura yerine geçen belge veya ilgili ülke mevzuatına göre muteber bir belge ile tevsik edilmesi gerekmektedir. Şu halde ödeme makbuzunun, ilgili ülke mevzuatına göre muteber bir belge mahiyetinde olması durumunda kayıtların belgelendirilmesinde tevsik edici belge olarak kabul edilmesi mümkündür.
Yurt dışında mukim kuruluşun düzenlediği ekstre dökümü fatura olarak kabul edilir mi?
(01.04.2021 tarih ve 288461 sayılı özelge)
Hizmet alınan yurt dışında mukim kuruluşun, ülkemizde mükellefiyetinin bulunması durumda, birinci sınıf tüccarlara ilişkin defter tutma ve belge düzenleme yükümlülüklerinin bu mükellefler tarafından genel hükümler çerçevesinde yerine getirilmesi gerekmekte olup, bu halde ödeme makbuzunun Vergi Usul Kanunu uygulamasında kayıtların tevsikinde, tevsik edici belge olarak kabul edilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Alınan hizmet karşılığında ödemede bulunulan yurt dışında mukim kuruluşun, ülkemizde mükellefiyetinin bulunmadığı durumlarda ise yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan hizmet karşılığında yapılan ödemelerin Vergi Usul Kanunu’nun 229 ve müteakip maddelerinde belirtilen fatura veya fatura yerine geçen belge veya ilgili ülke mevzuatına göre muteber bir belge ile tevsik edilmesi gerekmektedir. Şu halde başvuruda belirtilen ödeme belgesinin/makbuzunun, ilgili ülke mevzuatına göre muteber bir belge mahiyetinde olması durumunda kayıtların tevsikinde, tevsik edici belge olarak kabul edilmesi mümkündür.
Teslim edilmeyen mallar için iade faturası düzenlenmesi ve verilen çeklerin iadesinin yapılmaması durumunda şüpheli alacak karşılığı uygulaması yapılabilir mi?
(01.07.2021 tarih ve 204293 sayılı özelge)
Ticari kazancın elde edilmesi veya idame ettirilmesi ile ilgili olarak dava veya icra safhasında bulunan alacaklarla, yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş olan dava ve icra takibine değmeyecek derecedeki küçük alacaklar şüpheli alacak sayılmakta ve münhasıran maddede belirtilen şartları haiz alacaklar için karşılık ayrılması mümkün bulunmaktadır.
Mahkemeye dava veya icra merciine takip dilekçesinin verilmiş olması, alacağın dava veya icra safhasına intikal ettiğini göstermektedir. Ancak, şekli bir başvuru alacağın şüpheli sayılması için yeterli değildir. Bir alacağın dava veya icra safhasında olduğunun kabulü için mahkemeye dava veya icra merciine takip için dilekçe verilmiş olması ve gerek mahkemeye gerek icra merciine yapılan başvuruların ciddiyetle takip edilmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan, şüpheli alacak karşılığı ayrılmasında temel unsur, ortada bir alacağın (teminatsız) söz konusu olması, alacağın ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olması, bu kapsamda da işletme kayıtlarına hasılat olarak girmiş veya ticareti yapılan/yapılacak mal veya hizmetin doğrudan maliyetiyle ilgisinin olması ve bu mahiyetteki alacağın tahsilinin şüpheli hale gelmiş bulunmasıdır.
Ayrıca, şüpheli alacak karşılığı ayırıp bunu gider kaydetme imkânının sadece ticari ve zirai işletmelere tanınmış olmasının nedeni ticari ve zirai kazançlarda, elde etmenin tahakkuk esasına bağlanmış olmasıdır. Bunun sonucu olarak, ticari ve zirai işletme bünyesinde satılan mal ve hizmetin bedeli henüz tahsil edilmeden hasılata intikal ettirilmekte ve dönem kârının oluşumunu etkilemektedir. Satış bedeli veya hasılatın henüz alacak aşamasında iken kârın hesaplanmasında dikkate alınmış olması, sonradan bunların işletme tarafından tahsilinin şüpheli hale gelmesi durumunda dönem kârının fazla hesaplanması sonucunu doğurmaktadır. Bu durumun giderilmesi için, alacağın işletmeye girme ihtimalinin kaybolduğu anda zarar yazılması mümkündür. Kısaca, şüpheli alacağın zarar kaydı, esas itibariyle, kazanç tespitindeki tahakkuk esasını düzenleyen bir esastır.
Buna göre, somut durumda, daha önce faturası düzenlenen ancak teslim edilmeyen mal alımlarına ilişkin olarak, ilgili dönem kazancıyla ilişkilendirilmeksizin kayıtların düzeltilmesine yönelik olarak düzenlenen faturalarda yer alan tutarlar için, yapılan icra takibi nedeniyle şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün bulunmamaktadır.
Bununla birlikte, tedbir kararına konu üç adet çek için ilgili şirket dışında başka birine ödeme yapılmak zorunda kalınması halinde, ödeme yapılan tutarlar için, ancak çeklerin keşide edildiği şirket nezdinde takibine ve Vergi Usul Kanunu’nun 323. maddesi uygulamalarında öngörülen şartların sağlanmasına bağlı olarak, şartların sağlandığı ilgili dönemde şüpheli ticari alacak karşılığı ayrılması mümkündür.
Ayrıca, şüpheli alacaklar için dava veya icra takibine başlanıldığı yılda karşılık ayrılması gerekmekte olup, şüpheli hale geldiği hesap döneminde karşılık ayrılmayan alacaklar için daha sonraki dönemlerde şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün değildir.
Bir süre işletildikten sonra bir süre de kiralanan hastane binasının satışında katma değer vergisi istisnasından yararlanılabilir mi?
(04.08.2021 tarih ve 39224 sayılı özelge)
Şirket aktifinde kayıtlı bulunan hastane binasının kiraya verilmesi, bu kıymetin ticari amaçla aktifte bulundurulması olarak değerlendirildiğinden, söz konusu hastane binasının satışı, iki yıldan fazla süredir aktifte bulundurulup bulundurulmadığına bakılmaksızın, genel hükümler doğrultusunda KDV’ye tabidir.
5. Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu
İthalata ilişkin ödenen franchise ücreti ile stopaj vergisi üzerinden KKDF kesintisi yapılması gerekir mi?
(13.07.2021 tarih ve 83756 sayılı özelge)
Yurt dışında mukim firmaya fikri mülkiyet hakları lisans sözleşmesi kapsamında ödenen franchise ücretinin istisnai kıymet yoluyla beyan edilmesi halinde, tamamlayıcı beyanın gümrük idaresine verilmesi gerektiği süreden önce yurt dışına transfer edilen franchaise ücretinin stopaj vergisi tutarı düşüldükten sonra kalan net tutar üzerinden KKDF kesintisi yapılmaması gerekmektedir.
Bununla birlikte, franchise ücreti üzerinden kesilerek sorumlu sıfatıyla ödenmesi gereken stopaj vergisine ilişkin kısmın da tamamlayıcı beyanın verilmesi gerektiği süreden önce ilgili vergi dairesine yatırılması halinde, bu tutar üzerinden de fon kesintisi yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
Peşin ihracat bedelinin iadesinde KKDF kesintisi yapılması gerekir mi?
(15.09.2020 tarih ve 103340 sayılı özelge)
3 yıldan önce yurt dışına iade edilen ve karşılığında ihracat gerçekleştirilmeyen peşin dövizler, yurt dışından sağlanan kredi niteliğinde olup, bu dövizlerin Türkiye’ye getirildiği tarihten itibaren iade edildiği tarihe kadar geçen süre için geriye dönük cezalı KKDF kesintisi yapılması gerekmektedir. Söz konusu dövizlerin 3 yıldan sonra iade edilmesi halinde ise bu tutar üzerinden fon kesintisi yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
Bununla birlikte, somut olayda Şirketin kiraz depolama-işletme-paketleme tesisinde çalışan işçilerinde tespit edilen Covid-19 pozitif vakaları sebebiyle İlçe Sağlık Müdürlüğü Hıfzısıhha Kurulu Kararıyla, söz konusu tesisin kapatılarak mühürlenmiş olması neticesinde gerçekleştirilemeyen ihracata ilişkin peşin alınan ihracat bedellerinin iadesinde, gerekli belgelerle tevsik edilmesi kaydıyla bu durum mücbir sebep olarak değerlendirileceğinden, KKDF kesintisi yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
İthalat bedelinin ithalat öncesinde döviz büroları aracılıyla yapılması durumunda, ithalat bedelinden KKDF kesintisi yapılması gerekir mi?
(14.07.2020 tarih ve 84448 sayılı özelge)
Uluslararası müeyyideler nedeniyle İran’da bankacılık sisteminin çalışmaması, dolayısıyla İran’dan yerleşik firmalardan yapılan ithalatlara ilişkin olarak bu ülkedeki banka hesaplarına para transferi yoluyla ödeme yapılmasının fiilen ve hukuken mümkün olmaması halinde, ihracatçının satış faturası üzerinde transferin yapılacağı firmanın unvanı ve banka hesap bilgilerini ayrıntılı olarak göstermesi ve ithalat bedelinin faturada yer alan ihracatçının gösterdiği hesaplara gümrük yükümlülüğünün başladığı tarihten önce transfer edildiğinin fatura ve ödemeye ilişkin belgelerin ibrazı suretiyle ilgili gümrük idaresine tevsik edilmesi kaydıyla bu tür transferlerin peşin ödeme kapsamında değerlendirilmesi, dolayısıyla bu suretle KKDF kesintisi yapılmaması mümkün bulunmaktadır.
Ancak, ithalat bedeli ödemelerinin, ilgili mevzuatta ödeme yöntemi olarak kabul edilmeyen döviz büroları (yetkili müesseseler) aracılığı ile yapılması halinde, bu ödemelerin KKDF uygulamalarına göre peşin ödeme kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir.
6. Veraset ve İntikal Vergisi
Serbest meslek kazancının veraset ve intikal vergisi beyannamesine dahil edilmesi gerekir mi?
(17.07.2021 tarih ve 37257 sayılı özelge)
Veraset ve intikal vergisi malların veraset yoluyla veya herhangi bir suretle ivazsız bir tarzda bir şahıstan diğer şahsa intikalini içermekte olup, kıst döneme ilişkin serbest meslek kazancı da serbest meslek erbabının sahibi bulunduğu mal varlığı içerisinde yer alan para ve diğer menkul mallar, gayrimenkuller ve diğer hak ve alacaklar içerisinde bulunmaktadır. Dolayısıyla, serbest meslek erbabının ölümü halinde mirasçılarına intikal eden malların (mülkiyete mevzu olabilen menkul ve gayrimenkul şeylerle mameleke girebilen sair bütün hak ve alacaklar) veraset ve intikal vergisi beyannamesinde beyan edilmiş olması durumunda, serbest meslek kazancı da bu mallar içerisinde beyan edilmiş olacağından, beyannameye ayrı bir kalem olarak eklenmesi mükerrerliğe yol açacaktır.
Bu itibarla, vefat eden kişiden miras yoluyla intikal eden menkul ve gayrimenkul şeylerle mameleke girebilen sair bütün hak ve alacakların veraset ve intikal vergisi beyannamesiyle beyan edilmiş olması durumunda, serbest meslek kazancının ayrıca söz konusu beyannameye eklenmemesi gerekmektedir.
7. Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi
Bankanın iştiraki faktoring şirketinin bedelsiz sermaye artırımı nedeniyle verdiği hisse bedelleri BSMV’ye tabi midir?
(03.01.2022 tarih ve 46 sayılı özelge)
Banker kapsamında BSMV mükellefiyeti bulunan faktoring şirketinden elde edilen BSMV’ye tabi muamelelere isabet eden temettü gelirleri BSMV’den istisna bulunmakta olup, BSMV’ye tabi olmayan işlemlere isabet eden temettü gelirleri üzerinden ise BSMV hesaplanması gerekmektedir.
Banker kapsamında BSMV mükellefiyeti bulunan faktoring şirketi tarafından olağanüstü yedekler hesabında yer alan dağıtılmamış karlardan ve yedek akçeler hesabından karşılanarak gerçekleştirilen sermaye artırımı dolayısıyla Bankaya dağıtılacak/verilecek bedelsiz hisse senetleri için sermaye artırımında kullanılan tutarların BSMV’ye tabi gelirlere isabet eden kısımları BSMV’den istisna bulunmaktadır. Sermaye artışında kullanılan tutarların, faktoring şirketinin BSMV’ye tabi olmayan işlemlerinden kaynaklı kısmı nedeniyle elde edilen bedelsiz hisse senetleri üzerinden ise BSMV hesaplanması gerekmektedir.
Yukarıda özetlenen özelgeler ile diğer çok sayıda özelgenin tam metnine www.gelirler.gov.tr internet adresinin mevzuat bölümünden ulaşabilirsiniz.