Afet sonrası vergi yönetimi

Recep Bıyık Mevzuat Eğitim ve Araştırma Başkanı, PwC Türkiye

Dünya Gazetesi

22 Eylül 2021

Geçtiğimiz Ağustos ayında bir bölgemizde sel felaketleri yaşarken bir bölgemizde çok sayıda yangınla karşılaştık. Felaketlerde elbette öncelikli olan can ve mal güvenliği. Ancak felaketin en zor dönemi  atlatıldıktan, günlük hayata dönmeye başladıktan sonra, hayatın rutinlerini yapmaya başlamak kaçınılmaz  oluyor. Bu çerçevede vergisel yükümlülükler de gündeme gelmeye başlıyor.

Çok sayıda işletmeyi ilgilendiren tabi afetler yanında, daha az sayıda veya sadece bir işletmeyi etkileyen  yangın ve su basması gibi olağandışı olaylarla da sıklıkla karşılaşıyoruz. Felaketin büyüklüğü dışında bu  durumlarda da aynı iş ve işlemler gündeme geliyor.

Genel hayatı etkileyen tabi afetlerde çoğunlukla Gelir İdaresi tarafından mücbir sebep ilan ediliyor. Bu gibi  durumlarda, hem mücbir sebebin herkes tarafından malum olması hem de Gelir İdaresinin mücbir sebebe  ilişkin düzenleme ve açıklamalar yapması nedeniyle, yapılması gereken işlemler ve takvim, daha az sayıda  işletmeyi etkileyen ve İdarece mücbir sebep ilan edilmeyen durumlara göre daha az belirsizlik içeriyor.

Bu nedenle aşağıda, daha rutin dışı işlemlerin yapılması gerektiği iki olağandışı durumu, sadece bir mükellefi etkileyen ve bu mükellef için mücbir sebep halinin ortaya çıktığı bir yangın veya su basmasını esas alarak,  yapılması gereken işlemleri özetlemeye çalıştım. Bu tür olağanüstü durumlar için yapılmış belirli ve toplu bir  düzenleme yok. Aşağıda özetlediğim iş ve işlemler, yapılması gereken asgari işlemler. İşletmenin ve olayın  özelliğine bağlı olarak yapılması gereken farklı iş ve işlemler de olabilir. 

Mücbir sebep halinin ispatı ve bildirimi

Vergi Usul Kanunu’nun 13. maddesinde, vergi ödevlerinin herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak  yangın ve su basması gibi afetler mücbir sebep hali olarak tanımlanmış.

Yangın, yer sarsıntısı ve su basması gibi afetlerin genel bir karakter taşıması halinde bu durumun vergi  ödevini yapmaya engel oluşturduğunun, afetten sadece belirli mükelleflerin etkilenmesi durumunda ise hem  varlığının hem de afetin vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olduğunun ve mücbir sebep süresinin  ilgililerce tevsiki gerekir.

İspat için kanunda bir sınırlama getirilmiş değil. Serbest delil sistemi içinde, afetin durumuna göre uygun  dokümantasyonla, mücbir sebebin varlığı ispatlanabilir. Bu çerçevede örneğin, yangın veya sel gibi afetlerde  itfaiye raporuyla mücbir sebep ispatlanabilir.

Herkesçe malum olmayan, Hazine ve Maliye Bakanlığınca mücbir sebep ilan edilmediği, bir işletmede  meydana gelen yangın ve benzeri olağanüstü durumlarda, bağlı olunan vergi dairesine ve sosyal güvenlik  kurumuna, ekinde yangını tevsik eden itfaiye raporunun da olduğu, mücbir sebebin bir dilekçeyle  bildirilmesinde yarar var. 

Zayi belgesi için ilgili mahkemeye başvuru

Türk Ticaret Kanunu’nun 82. maddesinin 7. fıkrasında, saklamakla yükümlü olunan defter ve belgelerin;  yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde ziyaa  uğraması halinde, öğrenildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmenin bulunduğu yer yetkili  mahkemesinden bir belge istenebileceği, bu davanın hasımsız açılacağı, mahkemenin gerekli gördüğü  delillerin toplanmasını emredebileceği hükmü yer alıyor.

Bu düzenleme çerçevesinde, yangında defter ve belgelerin zayi olması halinde, yangının öğrenilme tarihinden  itibaren 15 gün içinde, olayı tevsik eden belgelerle (itfaiye raporu) birlikte, Asliye Ticaret Mahkemesine  başvuruda bulunulması ve zayi belgesi alınması gerekiyor.

Defter ve belgelerin yok olmasında mahkeme kararı önemli olmakla birlikte yeterli olmayabilir. Olayın  gerektiği gibi belgelendirilmesi de önemli. Sadece mükellef ifade ve beyanına dayanılarak zayi belgesi verildiği  bir durumda Danıştay, hırsızlık olayını mücbir sebep olarak kabul etmemiş. Bu nedenle defter ve belgelerin  yok olduğunun gerekli belgelerle tevsiki ve ayrıca mahkeme kararına bağlanmasına dikkat edilmeli.

Zayi belgesinin vergi dairesine ibrazı

Mahkemeden alınacak zayi belgesinin, bağlı bulunulan vergi dairesine gönderilmesinde yarar var.

Takdir komisyonuna başvuru

Vergi Usul Kanunu’nun 278. maddesinde; yangın, deprem ve su basması gibi afetler yüzünden iktisadi  kıymetlerinde önemli bir azalış gerçekleşen malların emsal bedeli ile değerlenmesi hükmü yer alıyor. Belirlenen emsal bedel ile malın kayıtlı değeri arasındaki fark gider kaydedilebiliyor.

Bu düzenlemeden yararlanabilmek için, yangında veya su basmasında zayi olan, hasar gören, değeri düşen  mal ve sabit kıymetler tespit edilerek, oluşturulacak listelerle birlikte, takdir komisyonuna başvuruda  bulunulmalı.

Fevkalade amortisman için başvuru

Vergi Usul Kanunu’nun 317. maddesinde, yangın, deprem, su basması gibi doğal afetler neticesinde değerini  tamamen veya kısmen kaybeden amortismana tabi iktisadi kıymetler için mükelleflerin müracaatları üzerine  ve ilgili bakanlıkların da mütalaası alınmak suretiyle, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca her işletme için işin  mahiyetine göre ayrı ayrı belli edilen fevkalade ekonomik ve teknik amortisman nispetlerinin uygulanacağı  hükmü yer alıyor. 

Söz konusu düzenleme çerçevesinde, doğal afetler nedeniyle iktisadi kıymetleri zarar gören mükelleflerin  vergi dairesine fevkalade amortisman oranı belirlenmesi talebi ile başvurması gerekiyor. 

İsteyen mükelleflerin fevkalade amortisman yerine normal amortisman uygulamasına devam etmeleri de  mümkün. Fevkalade amortisman prosedürü uzun bir süreyi gerektirdiği için, özellikle faydalı ömrünün  sonuna yaklaşılmış sabit kıymetler için normal amortisman uygulamasına devam edilebilir.

Özetle, yangında veya su basması nedeniyle değerini kısmen veya tamamen kaybeden sabit kıymetler varsa,  bu kıymetler için fevkalade amortisman ayrılmasını sağlamak üzere, gerekli dokümanları da (varsa  tutanaklar, takdir komisyonu kararı, itfaiye raporu, vb) ek yaparak, zararın meydana geldiği dönemde, Hazine  ve Maliye Bakanlığı’na başvurulması gerekiyor.

Muhasebe kayıtları

Yukarıda yapılan işlemler sonuçlandıkça ilgili muhasebe kayıtlarının da yapılması gerekir. Bu çerçevede  yapılması gereken kayıtlara örnek olarak; değeri düşen mallarla ve sabit kıymetlerle ilgili kayıtlar, zayi olan  mallarla ve sabit kıymetlerle ilgili kayıtlar, alınan sigorta tazminatlarıyla ilgili kayıtlar sayılabilir.

KDV düzeltmesi

Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 30. maddesiyle, yüklenilen katma değer vergisinin bazı durumlarda  hesaplanan vergiden indirimi kısmen veya tamamen yasaklanmış durumda. Bu kapsamda, zayi olan mal ve  sabit kıymetlere ilişkin olarak yüklenilen katma değer vergisi indirim konusu yapılamıyor. Bu nedenle zayi  olan mal ve sabit kıymetler nedeniyle daha önce indirim konusu yapılan verginin, malın zayi olduğu dönemde  hesaplanan katma değer vergisine ilave edilerek düzeltilmesi gerekiyor.

Kanunu’nun 30. maddesinin (c) bendinde özel bir düzenleme yapılarak; deprem, sel felaketi ve Hazine ve  Maliye Bakanlığı’nın yangın sebebiyle mücbir sebep ilân ettiği yerlerdeki yangın sonucu zayi olan mallara ait  katma değer vergisinin mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden  indirimine izin verilmiş. Benzer şekilde, amortismana tabi iktisadi kıymetlerle ilgili de özel düzenleme var.  Bu istisnalar dışında, zayi olan mallara ilişkin katma değer vergisinin indirim konusu yapılması mümkün  değil.

Yangın veya su basması gibi haller nedeniyle varlıkları zayi olanların, özetlediğim yasal mevzuat çerçevesinde konuyu değerlendirmeleri ve gerekiyorsa zayi olan mal ve sabit kıymetlere ilişkin olarak yüklenilen ve indirim  konusu yapılan katma değer vergisini düzeltmeleri gerekiyor.

Mücbir sebep dönemine ilişkin beyannamelerin verilmesi

Mücbir sebep halinin sona ermesiyle birlikte, bu dönemde verilmeyen beyannamelerin verilmesi ve vergilerin  ödenmeye başlaması son işlemler.

Etiketler