Önemsiz konular, önemli sonuçlar

Recep Bıyık Mevzuat Eğitim ve Araştırma Başkanı, PwC Türkiye

Dünya Gazetesi

16 Temmuz 2022

Önemsiz gözüken bazı konular bazen önemli olumsuzluklara neden olabiliyor. Geçmişte yargı  kararları ve özelge örnekleri üzerinden, vergide basit hataların nasıl telafi edilemeyen sonuçlar  yarattığına ilişkin çok sayıda makale yazdım. Bugün bir özelge ve bir yargı kararı üzerinden iki  basit konuya değineceğim. Alınacak dersler olabilir. 

Kiralık kasada bulunan varlıklar kime ait?

Özelgeye konu olmuş bir örnek olay. Özelgede yer alan bilgilerden anladığım kadarıyla, konu  özetle şöyle: Bir bankada bulunan kiralık kasanın sahibi vefat etmiş. Kasa açma tutanağında,  kasadan çıkan bütün ziynet eşyaları ve nakit paranın kasa sahibinin kız kardeşine ait olduğuna  ilişkin vefat edenin kendi el yazısı ile yazılmış not çıkmış. Mali İdareye, kasadan çıkan varlıkların  veraset ve intikal vergisi matrahına dahil edilip edilmeyeceği sorulmuş. 

İdare verdiği özelgede; 

  • Kiralık kasa sözleşmesinin sadece muris ile yapıldığı ve kasanın bir başkası tarafından da  kullanılabileceğine dair herhangi bir belge bulunmadığı,  
  • Bu kapsamda kiralık kasada bulunan menkul malların murisin kız kardeşine ait olduğunu  gösteren başkaca bir tevsik edici belge ibrazının söz konusu olmadığı 

gerekçeleriyle, murisin imzalı notları tek başına tevsik edici belge olarak  değerlendirilemeyeceğinden, söz konusu kiralık kasada yer alan menkul malların murisin  mirasçıları tarafından verilecek veraset ve intikal vergisi beyannamesinde, matraha dahil edilmesi  gerektiği söylenmiş. (19.04.2022 tarih ve 16595 sayılı özelge) 

Bana öyle geliyor ki, kasadan çıkan not doğrudur ve varlık gerçekten ölen kişinin kız kardeşine  aittir. Muhtemelen kız kardeş de bunu söylüyordur. Taraflar aynı şeyi söylüyorsa, gerçek durumu  tevsik edici bir başka belge olmadığı için beyanları kabul etmek mümkün değil demek yerine,  gerçek durumun esas olduğu, kasadan çıkan varlıklar gerçekte ifade edilen kişiye aitse beyan  etmeye gerek olmadığı ancak konunun incelenebileceğini söylemek, gerekirse de konuyu  incelemeye sevk etmek bana daha doğru geliyor. Gerçek hayatta bu tür işlemler yok mudur? İddia  edilen durum günlük hayatın olağan akışına aykırı mıdır? Bence bu tür durumlar çok vardır,  günlük hayatın akışına da aykırı değildir. Dolayısıyla tarafların birbiriyle uyumlu beyanlarını esas  almak, isteniyorsa aksini ispat etmek için incelemek daha doğru olurdu. 

Görüşümüz ne olursa olsun, mükellef olarak alınacak ders açık: Bugünün yarını da var diye  hareket etmek ve bütün vergisel işlemlerde olduğu gibi, zamanında gerekli domümantasyonu  yapmakta yarar var. Aksi halde bir taraftan sahibi olunan varlığın veraset ve intikal vergisini  ödemek ve belki de daha önemlisi, varsa tabi, vefat eden kişinin varisleri/yakınları arasında  çıkacak sorunlarla uğraşmak gibi sonuçları kaçınılmaz. 

Yazısı silinen fatura ve fişler 

Bugünün ikinci konusu, yargı kararına konu olmuş bir olay. Konunun özeti şöyle: Yük taşımacılığı  faaliyetiyle uğraşan bir şirkette yapılan incelemede, yasal defterlerde indirim konusu yapılan 1014  adet ödeme kaydedici cihaz fişinin üzerinde yer alan yazı ve rakamların okunurluğunu kaybettiği  tespit edilmiş. Fişlerin, temin edildiği firmalardan “aslı gibidir” onaylı olarak tekrar tedarik  edilmesi için davacı şirkete ek süre verilmiş ancak bu mümkün olmamış. Şirket temsilcisinin beyanı esas alınarak %15 brüt kârlılık oranıyla matrah farkı hesaplanmış ve cezalı tarhiyat  yapılmış.  

Tarhiyat yargıya taşınmış ve vergi mahkemesi, şirketin yük taşımacılığı sektöründe faaliyet  gösterdiğinden Türkiye’nin farklı bölgelerinden akaryakıt temin edildiği gözetildiğinde, 1014 adet  fişin tedarik edilmesinin mümkün olamayacağı, bu hususla ilgili olarak inceleme raporunda karşıt  veya teknik araştırmaların yapılmadığı, salt üzerindeki sayı ve yazıların okunamaması  gerekçesiyle fişlerin hiç düzenlenmemiş sayılamayacağı, objektif, somut ve yeterli araştırma  yapılmadan eksik incelemeye dayalı olarak düzenlenen vergi inceleme raporu uyarınca yapılan  dava konusu cezalı tarhiyatlarda hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varmış ve davanın  kabulüne karar vermiş. Karar Danıştay tarafından da onanmış. (Danıştay Dördüncü Dairesinin  05.11.2020 tarih ve E:2016/9589 K:2020/4270 sayılı kararı.) 

Bu karardan hem İdarenin hem de mükelleflerin alması gereken dersler var. İdare, bu gibi  durumlarda yeterli incelemeyi yapmadan tarhiyat yapmamalıdır. Yeterli inceleme ve araştırma  yapılmadan tarh edilmiş vergileri kaldıran o kadar çok yargı kararı çıkıyor ki. Harcanan emeğe ve  zamana da yazık, vergi kaçakçılığıyla mücadeleye ayrılması gereken potansiyelin boşa harcanmış  olması da yazık.  

Karardan mükelleflerin de alması gereken dersler var. Mükellefler de vergisel iş ve işlemlerde  gerekli dikkat ve özeni göstermeli, defter ve belgelerin sağlıklı bir şekilde muhafazası konusunda  titizlik göstermeli. Bu sadece yazar kasa fişleri için değil, elektronik defter ve belgeleri de  kapsayacak şekilde, bütün defter, belge ve dokümanlar için geçerli. Gerekli özen gösterilmezse, yıllarca devam eden ihtilaf süreci, ek maliyetler ve uzun süre taşınan risklerle birlikte bir ticari  hayat.

Etiketler