Uzlaşırken bunlara dikkat

Recep Bıyık Mevzuat Eğitim ve Araştırma Başkanı, PwC Türkiye

Dünya Gazetesi

10 Eylül 2021

Uzlaşma nedir? 

Uzlaşma, gelecekte tahsili olası ancak belirsiz vergi alacağının, hemen ve olabildiğince yüksek bir  kısmının veya tamamının tahsilini amaçlayan bir müessese. 

Bu tanım elbette Maliye bakış açısıyla yapılmış bir tanım. Vergi yükümlüsü açısından tanımın  biraz değişmesi gerek: Ödenme riski olan bir borcun, olabildiğince küçük bir kısmının bir an önce  ödenerek belirsizliğin en az maliyetle ortadan kaldırılmasını amaçlayan bir düzenleme. 

1963 tarihli düzenlemenin gerekçesinde uzlaşmanın amacı ilginç bir ifadeyle vurgulanmış. “Mükelleflerin tereddütlerinin bir an evvel giderilerek huzura kavuşmalarının temini”. 

Uzlaşmanın sonuçları 

Uzlaşma kesin sonuçlar yaratır. Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde salınan vergi ve kesilen cezalar  kesinleşir. Uzlaşılan konularda dava açılamaz, hiçbir mercie de şikâyette bulunulamaz. 

Uzlaşmanın gerçekleştiği durumlarda, cezaları bir yana bırakacak olursak vergiler açısından  uzlaşma üç farklı şekilde sonuçlanmış olabilir. Salınan vergi tamamen silinmiş olabilir, tamamen  onaylanmış olabilir veya vergide az ya da çok indirim yapılmış olabilir. 

Salınan verginin tamamen silinmesinin tek bir açıklaması olabilir; tarhiyatın yasal dayanağı  yoktur. Başka hiçbir gerekçe verginin tamamen silinmesini hukuken açıklayamaz. 

Salınan verginin olduğu gibi kabul edilmesinin gerekçesi de silinmesinde olduğu gibi açıktır.  Tarhiyatın yasal dayanağı sağlamdır, mükellefin özel bir durumu yoksa, vergide indirim için  hukuken geçerli bir neden de yoktur. 

Verginin kısmen silindiği, kısmen onaylandığı durumlarda bu işlemin gerekçeleri duruma göre  farklı olabilir. Elbette en temel gerekçe yine tarhiyatın yasal dayanağının ne kadar sağlam olduğu  ve yargıda onaylanıp onaylanmayacağına ilişkin tahminlerdir. Mevcut yargı kararları çerçevesinde  onaylanmayacağı açık olan bir tarhiyatta, uzlaşmanın çok düşük bir tutarla yapılması, tahsil  olasılığı çok düşük bir verginin bir kısmının da olsa tahsil ediliyor olması nedeniyle İdarece,  ileride doğacak ciddi risklerin düşük bir bedelle satın alınması nedeniyle de yükümlü tarafından  olumlu bir karardır. 

Salınan verginin büyük bölümünün silinmesi veya sembolik bir tutarla uzlaşma sağlanması, yükümlü için her zaman kârlı bir işlem olmayabilir. Bu nedenle uzlaşma aşamasında konu bütün  yönleriyle değerlendirilmeli ve uzlaşmanın bütün sonuçları dikkate alınmalıdır. 

Uzlaşma zarar mahsup hakkını yok edebilir 

Zarar beyan edilen veya geçmiş yıllar zararları nedeniyle matrah oluşmayan bir yılla ilgili olarak  sonradan yapılan gelir veya kurumlar vergisi tarhiyatı, o yılın dönem zararının veya önceki yıllara  ait mahsup edilecek zararların yok edildiği anlamına gelir. 

Bu durumdaki bir yükümlünün salınan vergilerle ilgili olarak yapacağı uzlaşma, ilke olarak  geçmiş yıl zararlarının mahsup hakkını ortadan kaldırır. Uzlaşmada salınan verginin bir kısmının  kaldırılmış olması bu durumu değiştirmez. 

Yukarıda da ifade ettiğim gibi, salınan verginin tamamen silinmesi ancak tarhiyatın yasal  dayanağı olmadığı hallerde söz konusu olabilir. Verginin tamamen kaldırıldığı bir uzlaşma, tarhiyatın yasal dayanağı olmadığı anlamına gelir ve zarar mahsup hakkının devam etmesi gerekir diye düşünüyorum. Ancak yine de dikkat edin derim. 

Uzlaşma KDV indirim hakkını yok edebilir 

Ödenen KDV çıkmayan bir döneme ilişkin olarak yapılan KDV tarhiyatı, yükümlünün devreden  KDV’sinin yok edildiği anlamına gelir. 

Bu durumdaki bir yükümlünün salınan vergilerle ilgili olarak yapacağı uzlaşma, ilke olarak  devreden KDV’nin olmadığının kesinleşmesi demektir. Uzlaşmada salınan verginin bir kısmının  kaldırılmış olması bu durumu değiştirmez. 

Konuyla ilgili bir Danıştay kararı da var gördüğüm, ondan da kısaca bahsedeyim. Dava konusu  olayda mükellefin bir dönemine ilişkin indirilebilir KDV tutarı defterlere kaydedilmeyen faturalar  nedeniyle reddedilmiş. Yapılan tarhiyat uzlaşmayla kesinleşmiş ve kesinleşen tutar ödenmiş.  Vergi Dairesi tarhiyat yapılan dönem için kesinleşen vergi nedeniyle, söz konusu dönem  beyannamesinde yer alan devreden KDV’nin sonraki dönemlerde indirilemeyeceği gerekçesiyle  sonraki döneme de tarhiyat yapmış. Konunun yargıya taşınması sonrasında davaya bakan Vergi  Mahkemesi, defterlere geç de olsa kaydedilen faturalarda yer alan KDV’nin sonraki dönemde  indiriminde yasaya aykırılık görmemiş ve davayı kabul etmiş. Temyiz talebini inceleyen Danıştay  ise tarhiyat yapılan dönem için uzlaşıldığı ve uzlaşılan verginin ödendiği bir durumda, sonraki  döneme devreden KDV’nin olmayacağı sonucuna ulaşmış ve Vergi Mahkemesi kararını bozmuş. (Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 30.12.2011 tarih ve E:2008/2222 K:2011/9120 sayılı kararı.) 

Özetlediğim konuda yargı sürecinin nasıl sonuçlandığını bilmiyorum. Ancak sonuç ne olursa  olsun, konunun önemi ve riskin ciddi olduğu açık ve benzer konulardaki uzlaşmalarda mutlaka bu  ve benzeri konulara dikkat edilmeli. 

Öte yandan, salınan verginin tamamen silinmesi ancak tarhiyatın yasal dayanağı olmadığı  hallerde söz konusu olabilir. Verginin tamamen kaldırıldığı bir uzlaşma, bence tarhiyatın yasal  dayanağı olmadığı anlamına gelir ve devreden KDV’nin indirimine devam edilmeli. 

Uzlaşma cezada tekerrür halini getirebilir 

Vergi Usul Kanunu’nun 339. maddesi gereği, vergi ziyaına sebebiyet vermekten veya  usulsüzlükten dolayı ceza kesilen ve cezası kesinleşenlere, cezanın kesinleştiği tarihi takip eden  yılın başından başlamak üzere vergi ziyaında beş, usulsüzlükte iki yıl içinde tekrar ceza kesilmesi  durumunda, vergi ziyaı cezası yüzde elli, usulsüzlük cezası ise yüzde yirmibeş oranında artırılarak  uygulanıyor. 

Sıklıkla karşılaştığım bir durum, adına ceza kesilen mükellefler, özellikle cezanın tutarının küçük  olması halinde ödemenin daha ekonomik olması nedeniyle uzlaşarak cezayı ödemeyi tercih  edebiliyorlar. Bu durum tek başına bakıldığında doğru gözüküyor ancak uzlaşmayla kesinleşen  ceza küçük de olsa, sonraki yıllarda kesilecek cezaların yukarıda hatırlattığım tekerrür  düzenlemesi kapsamında büyük maliyetlere yol açma riski var. Kesilen bir ceza için uzlaşma  yapılırken konu bütün yönleriyle değerlendirilmezse, dava konusu yapılmayıp uzlaşarak ödenen  küçük bir ceza, sonraki bir dönemde çok büyük tutarlı bir cezanın birbuçuk kat ödenmesine  neden olabilir. 

Konu aslında açık ama bir yargı kararından da örnek olay olarak bahsedeyim. Dava konusu  olayda özel tüketim vergisi beyannamesi kanuni süresinden sonra verilmiş ve buna bağlı olarak  vergi ziyaı cezalı tarhiyat yapılmış. Yapılan tarhiyat uzlaşma sonucu kesinleşmiş ve ödenmiş. 

Daha sonra yapılan bir tarhiyatta, uzlaşmayla kesinleşen daha önceki ceza nedeniyle tekerrür  hükümleri uygulanmış. Tarhiyat ve cezanın tekerrür nedeniyle artırımlı uygulanması dava konusu  olmuş. Konuya bakan Vergi Mahkemesi, uzlaşma sonucu kesinleşen vergi ziyaı cezasının tekerrür  fiiline dayanak alınacak mahiyet ve nitelik taşımadığı gerekçesiyle vergi ziyaı cezasının tekerrür  nedeniyle artırılan kısmının iptaline karar vermiş.

Temyiz davasında bakan Danıştay, Vergi Mahkemesince; tekerrüre esas alınabilecek cezanın  davacının verdiği düzeltme beyannamesinden kaynaklandığı ve kesilen cezaların cüzi tutarda  olması nedeniyle itirazda bulunulmadan uzlaşmaya gidildiği göz önüne alındığında, tekerrüre  esas alınmasına olanak bulunmadığı gerekçesiyle, vergi ziyaı cezasının tekerrür hükümleri  uyarınca arttırılan kısmının iptaline karar verilmişse de, uzlaşmanın, cezanın miktarını değiştiren  bir müessese olduğu, uzlaşma nedeniyle fiilin hiç doğmadığı veya ortadan kalktığının kabul  edilemeyeceği, dolayısıyla uzlaşılan vergi ziyaı cezasının tekerrüre esas alınabileceği gerekçeleriyle  Vergi Mahkemesi kararını bozmuş. (Danıştay Yedinci Dairesinin 30.04.2019 tarih ve  E:2016/3978 K:2019/3156 sayılı kararı.) 

Danıştay özetle, tekerrüre esas cezanın büyüklüğü önemli değil diyor, kesinleşmiş bir cezanın  bulunması yeterli. Dolayısıyla ceza küçük dolayısıyla uzlaşalım ve ödeyelim demeden önce  konuyu bütün yönleriyle değerlendirmekte yarar var.

 

Etiketler