Aile Şirketlerinin 2021'de Ele Alması Gereken Beş Temel Sorun

Sizin ve geleceğiniz için

COVID-19 ve küresel etkileri, 2021 devam ederken halen iş dünyası üzerindeki etkisini sürdürüyor. Her ne kadar pandemi sonra erecek olsa da, etkilerinin uzun vadeli olacağını genel bir kanı. Şüphesiz ki en büyük etki, pandemi öncesinde başlamış olan ve halen devam eden değişim sürecinde karşımıza çıkıyor. Pandemi, bu yazıda ele alacağımız birçok alanda, halihazırda başlamış olan değişimin hızlanmasına büyük katkı sağlıyor.

Peki aile şirketlerinin bu yıl karşılaştığı en önemli zorlukları ve meseleler neler? Bu yazıda, 2021 yılı içerisinde aile şirketlerini en çok etkileyen ve mücadele etmeleri gereken zorlukları ele alıyoruz. Takip eden yayınlarımızda ise, yazımızda değineceğimiz meseleleri daha yakın mercekten ele alacak ve şirketlerin bu zorluklarla nasıl mücadele edebileceklerinin üzerinde duracağız.

to be confirmed
to be confirmed

Birleştirici bir tema olarak sürdürülebilirlik

Makalede değineceğimiz tüm başlıkları kapsayan ve birçok aile şirketinin değer merkezinde yer alan ana başlık sürdürülebilirlik. Bu konuda yapılan araştırmalar, aile şirketlerinin geleceğe dönük stratejilerini planlarken uzun vadeli bir perspektiften baktığının altını çiziyor. IFB Araştırma Vakfı tarafından 2018'de yapılan bir araştırma1, Birleşik Krallık’ta bulunan ve araştırma kapsamında ankete katılan 2.500 aile şirketinden %81'inin şirketin kurucu değerlerinin önemli olduğunu kabul etmekle birlikte, %64'ünün aile mirasını ve geleneğini sürdürmeyi de önemli bir hedef olarak benimsediği gösteriyor. Araştırmacılar, araştırmada yer alan aile şirketlerinin “kısa vadeli olan stratejilere değil, uzun vadeli hedeflere ve stratejilere öncelik verdiğini” belirtiyor.

Sürdürülebilirlik, iş ve toplum perspektifi, özel perspektif gibi birçok açıdan ele alınabilecek bir kavram.  Bugün, aile şirketlerinin, pandemi ile hızla büyüyen dijital bir dünyada operasyonlarını geleceğe hazır hale getirme ihtiyacıyla boğuştuğunu görüyoruz; bunun yanı sıra şirketlerin nesilden nesle aktarılan mirasının sorunsuz ve güvenli bir şekilde ileriye aktarımının nasıl sağlanacağını düşünmek ve giderek daha önemli hale gelen sürdürülebilirlik ve sosyal sorumluluk konularına eğilmek de özel şirketleri zorlayan konular olarak öne çıkıyor.

Tüm bunların yanı sıra, sürdürülebilirliği güvence altına almak için, aile şirketlerinin güçlü yönlerini ve zayıf yönlerini ele alarak bir değerlendirme yapması gerekiyor.

1 Kaynak: Long-Term Thinking In UK Family Business, An IFB Research Foundation Working Paper, 2018, pages 9 and 15 - https://www.ifb.org.uk/media/4393/long-term-thinking-in-family-business.pdf

1. Operasyonları dijital dünyaya uyarlamak

Pandemi ile gittikçe radikalleşen dijital dönüşüm, özel şirketlerin acilen uyum sağlaması gereken alanlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Pandemi öncesi süreçte, dijitalleşme büyük ölçüde arka ofisi yeni teknolojilerle tanıştırmak ve donatmakla ilgiliyken, bugünkü duruma baktığımızda özellikle çevrimiçi satış kanallarının artan hakimiyeti, artık her zamankinden daha dijital bir dünyada rekabet edebilmek için tüm operasyonları dijitalleştirme gereksinimini gözler önüne seriyor. Pandemi sırasında birçok perakende şirketi hem karantina sürecinde hayatta kalmak hem de işletmelerini geleceğe hazırlamak için çevrimiçi varlıklarını oluşturdu. Sonuç olarak dijitalleşme, bir bilgi teknolojileri meselesi olmaktan çıkıp, tüm operasyonları dijitalleşmeye iten bir uyum meselesi haline dönüştü.

Şüphesiz ki aile şirketleri incelendiğinde, dijitalleşmenin sağladığı avantajlarla birlikte gelen dezavantajlar da mevcut. Aile şirketlerinde ilişkilerin daha yakın ve sıkı sıkıya bağlı olması, hızlı ve çevik aksiyon alarak dijital dönüşüme hızlı ayak uydurup bu alanda yeteneklerini daha hızlı bir şekilde geliştirmeleri konusunda onlara avantaj sağlayabilecektir. Ancak, bu şirketler genellikle dönüşüm ve uyum projelerini yürütmek için ihtiyaçları olan kaynaklardan (hem işgücü hem de bütçe) yoksundurlar. Bu nedenle bu dönüşümün hızını yakalamak, onlar için zorlayıcı olabilir.

to be confirmed
to be confirmed

2. Dijital dünyanın taleplerini karşılayacak doğru yeteneklerin istihdam edilmesi

Dijital başarı doğru yeteneklerin istihdamını gerektirir. Artık çalışanların bağımsız karar vericiler olduğu, işyeri esnekliğinin, çeşitliliğinin ve iş memnuniyetinin, kazanç faktöründen daha önemli olduğu ve işyeri seçiminde şirketin değerlerinin ve davranışının öne çıktığı yeni bir dünya ile karşı karşıyayız. Yeni dünya’da karşımıza çıkan en önemli becerilerden biri ise, dijitalleşmeye ayak uydurabilmektir.

Aile şirketleri genellikle yerleşik değerlerine bağlıdırlar, çalışanlarının sosyal refahı ve çalışanları ile ilişkileri konusunda hassastırlar. Bu özellikleri, onlara uygun işgücünü bulma noktasında avantaj sağlayabilecektir. Ancak, kurumsal şirketlerle karşılaştırıldığında, işe alma ve geliştirme konusunda nispeten daha az kaynağa ve daha az deneyime sahiptirler. Bu durum, onlar için dezavantaj oluşturmaktadır.

Bu engelin üstesinden gelmek için aile şirketlerinin her şeyi kendi başlarına yapamayacaklarını kabul etmeleri ve ihtiyaç duyacakları yeni beceri türlerini edinme konusunda harici olarak iş birliği yapmaları gerekmektedir. Örneğin, bu şirketler genellikle bulundukları bölgede iyi teşkilatlanmışlardır. Bu nedenle ticaret odası gibi kuruluşlarla yakın ve aktif ilişki içinde olmaları, yeni iş birlikleri bakımından fırsatların kapısını açabilir.

3.Serveti uzun vadede korumak ve dönüştürmek

Servetin korunması ve aktarılması, birçok aile şirketi için önemli bir konu. İster bir sonraki nesle aktarılacak mülkiyet, ister yeni/farklı bir yatırıma aktarılacak sermaye konu olsun, her durumda söz konusu varlıkların uzun vadede korunması gerekir.

Müşteri görüşmelerimiz, servetin gelecek nesle sorunsuz bir şekilde geçişini yönetmenin aile şirketlerinin karşılaştığı en büyük zorluklardan biri olduğunu doğrulamaktadır. Ancak gelecek nesillerin güçlü yönleri olarak sayılan dijital becerileri ve sahip oldukları toplumsal farkındalık, hem nesilden nesle aktarılan servetin korunmasına hem de işletmelerin büyümesine ve uzun ömürlülüğüne büyük ölçüde katkıda bulunacaktır.

2019 yılında yapılan Global NextGen araştırması, katılımcıların %64'ünün dijital çağa uyum konusunda değer katabileceklerine inandıklarını gösteriyor. Yine bu araştırmanın katılımcılarının %37'sinin ise sosyal ve çevresel faktörleri, değişimin itici gücü olarak benimsediğini ifade ediyor. Dolayısıyla, esasında “devasa

bir bozulma fırtınası” gibi görünen bu belirsizliğin, bir sonraki nesilde büyümeyi hızlandıracak bir itici güç olarak karşımıza çıkacağına inanılıyor.

to be confirmed
to be confirmed

4. Siber güvenliğe yatırım yapmak

Büyümeyi ve uzun ömürlülüğü sürdürmek, öncelikle varlıkları tehlikeye veya saldırılara karşı güvende tutmayı gerektirir. Bu nedenle, dijital operasyonlara geçişle birlikte siber güvenliğin önemi daha fazla öne çıkmaktadır. Siber riskler, her ne kadar kurumsal dünyada öncelikle potansiyel bilgi kaybına odaklanan bir iş sorunu olarak görülse de şirketler özelinde çok daha farklı etkileri olabilir.

Aile şirketleri için siber saldırılar, şirket serveti (hatta şirket kimliği), iş operasyonları, marka ve itibar gibi adeta şirketlerin mihenk taşlarını oluşturan tüm değerlerine yönelik tehdit oluşturur. Bahsedilen tüm bu değerler, işletmenin uzun ömürlülüğünü korumak için kritik öneme sahiptir.

Siber güvenliğe yapılan yatırımların aynı anda birden fazla farklı cephede getiri sağlayabilir. Ancak, aile şirketlerinin geçmişten beri bu alanda yatırım yapma konusunda isteksiz olmaları, bunun yerine büyümeye ve inovasyona yatırım yapmayı tercih etmeleri, karşımıza bir engel olarak çıkmaktadır. Günümüzün gerçeği, başarılı bir siber saldırının bir aile şirketinin oluşturduğu her şeyi yok edebileceğidir - bu nedenle, bunu önlemeye yönelik yatırımların yapılması bir şirketin değerlerini koruyabilmesi adına kritik öneme sahiptir.

5. Rekabette fark yaratan etken: ESG

Son olarak: ESG (Çevresel ve Sosyal Yönetişim). Birçok aile şirketi, kamu ve toplum için olumlu bir fark yaratma hedefiyle diğerlerinden ayrılır. Bu işletmelerin, pandemi sırasında iş dünyasının sivil toplum çalışmalarında ön saflarda yer almaları tesadüf değil.2 İklim değişikliği ve gelir eşitsizliği gibi zorluklar kamuoyunda her zamankinden daha fazla karşımıza çıkıyor. Bu nedenle, bu alanlarda sorumsuzca davrandığı görülen işletmelerin güven, müşteri ve değer kaybetmekle karşı karşıya kalacağı kaçınılmaz bir gerçek.

Pek çok kurumsal şirkette, sürdürülebilirlik ve ESG alışmaları esasen işin özünden ayrılan, resmi ve niş bir iş uygulamasından oluşmaktadır. Kurumsal şirketlerin, kendi ESG gündemlerini oluşturmak konusundaki istek ve heyecanına karşılık, aile şirketlerinde, daha çok kurucu değerlerin, karar alma süreçlerine ve şirket gündemine derinlemesine etki ettiği görülmektedir. Eğer aile şirketleri, ESG gündemlerini nasıl değerlendireceklerini ve kendi gündemlerine nasıl dahil edebileceklerini öğrenebilirse, bunun onlar için rekabet açısından birçok getirisi olacaktır. Ancak bu getiriye ulaşmak, sürdürülebilir sonuçlara ulaşma hedefine güçlü bir bağlılık gerektirecektir.

2 https://www.sbs.ox.ac.uk/oxford-answers/covid-19-call-action-family-business ; https://www.weforum.org/agenda/2021/01/4-ways-family-businesses-can-lead-the-pandemic-recovery/

to be confirmed
to be confirmed

Geleceği tanımlamak

Her ne kadar 2021 kolay geçmiyor olsa da dünya son dönemde yaşanan çalkantıların ve trajik olayların ötesine geçtikçe birçok yeni fırsatın ortaya çıkacağına inanılıyor. Bahsi geçen zorlukların çözülmesinde ve pandemiden sonra kuvvetli bir geriye dönüş sağlanmasında aile şirketlerinin desteği çok kritik. Aile şirketleri, bu yazıda altını çizdiğimiz beş konuyu hedefleyerek – ticari, özel ve toplumsal sürdürülebilirliği göz önünde bulundurarak fırsatları yakalamaya bir adım daha yaklaşabileceklerdir.

Aile işletmelerinin bu konuları şirket özelinde nasıl ele alabileceğini daha derinlemesine irdeleyeceğimiz bir sonraki yayınımızı kaçırmayın.

İletişim

Mevlüt Akbaş

Mevlüt Akbaş

Aile Şirketi Hizmetleri Lideri, PwC Türkiye

Telefon: +90 212 355 23 54

Bizi takip edin