Gelişen teknolojiler, değişen tüketici tercihleri ve buna bağlı olarak değişen iş modelleri e-ticaret pazarının son yıllarda belirgin bir büyüme sergilemesini sağladı. COVID-19 salgın sürecinin de eklenmesi ile çok kanallı mağazacılık, sosyal ve çevresel sürdürülebilirlik, bilinçli tüketici, dijital tedarik zincirleri gibi hem şirketleri hem de tüketicileri derinden ve kalıcı etkileri gözlemlemeye devam ediyoruz.
PwC olarak hazırladığımız “Türkiye’de E-Ticaretin Ekonomi ve Sürdürülebilirlik Üzerine Etkileri Raporu” ile e-ticaret aktivitesinin kavramsal çerçevesi ve potansiyelini makro eğilimlerle birlikte değerlendirerek, E-ticaretin Türkiye’de katma değere, işgücüne, çevreye ve sosyal kalkınmaya olan azımsanmayacak etkileri sizlere sunuyoruz.
Günümüzde alternatif bir alışveriş metodu ve ticareti kolaylaştırıcı bir araç olmaktan çok, sahip olduğu farklı iş modelleri sayesinde gündelik hayatın birçok alanına nüfuz etmiş olan e-ticaret, özellikle son yıllarda Türkiye’nin en dinamik sektörleri arasında yer almaktadır. E-ticaret beraberinde getirdiği kolaylaştırıcı teknolojiler ve dijital araçlar sayesinde kamu ve büyük işletmeler ile tedarikçilerin yanı sıra KOBİ’ler ve tüketiciler tarafından da oldukça ilgi görmektedir. Hanehalkı internet kullanımı, lojistik ve internet altyapısının gelişmesi, mobil cihaz ve sosyal medya kullanımının yaygınlığı, farklılaşan iş modelleri ve ödeme hizmetleri gibi kolaylaştırıcı aracı hizmetlerin artması e-ticaret penetrasyonunu ve gördüğü talebi yükseltmektedir.
Hızla artan talebe karşılık özellikle “E-pazaryerlerinde faaliyet gösteren işletmelerin” sayısı 2019-2020 arasında üç kattan fazla bir artış ortaya koymuştur.
E-ticaretin ücretli çalışan sayısı düşük olsa da büyüme oranı e-ticaret dışındaki perakende sektörlerine göre oldukça yüksektir. E-ticaret dışındaki diğer perakende sektörlerinin yıllık bileşik büyüme oranları %2,3 ile %7,3 arasında değişmektedir.
E-ticaretin çalışan başına ciro oranı ise e-ticaret hariç diğer perakende faaliyetlerinin iki katından fazladır ve hızla artmaktadır. Salt e-ticaret alanında faaliyet gösteren işletme sayısı hala nispeten düşük olmasına rağmen, her yıl %35’e yakın bir oranda büyümektedir. Salt e-ticaret, çalışan başına en yüksek katma değere ve en hızlı büyüyen yıllık bileşik büyüme oranına sahiptir.
Türkiye’de, mobil internet kullanım oranlarının yüksekliği, e-ticaret yolu ile alışverişin benimsenmesini kolaylaştırmaktadır. İnternet üzerinden özel kullanım amacıyla mal veya hizmet siparişi veren ya da satın alan 16-74 yaş grubundaki bireylerin nüfusa oranı 2020 yılında %36,5 iken 2021 yılında %44,3’ye çıkmıştır; yani yaklaşık her iki kişiden biri online alışveriş yapmaktadır.
Söz konusu talep artışı ile birlikte e-ticaret pazar büyüklüğü de hızla artmaktadır; 2020 yılında pazar büyüklüğü bir önceki yıla oranla %66 artarak 226,2 milyar TL’ye ulaşmıştır.11 Söz konusu talep beraberinde işletme sayısını da artırmaktadır; salt çevrimiçi olarak faaliyet gösteren e-ticaret şirketlerinin yanı sıra, hizmet ve üretim sektörleri şirketleri de giderek artan bir oranda e-ticaret faaliyetlerine başlamışlardır.
E-ticaret, KOBİ’lerin rekabet güçlerini artırmaları ve farklı pazar ve müşteri tabanlarına ulaşmaları için önemli fırsatlar ve yeni kanallar yaratmaktadır.
Dijital doğan çevrimiçi perakendecilerin aksine, firmalar hem doğrudan çevrimiçi satış (çevrimiçi araştırma ve satın alma) hem de Ro/Po (çevrimiçi araştırma, çevrimdışı satın alma) modellerinin bir karışımı yoluyla satış yapmayı tercih etmektedir. Her iki model için de, imalatçıların (ve onların distribütörlerinin) veriden beslenen, “kolay al” özellikleri ve müşteri desteği (çağrı merkezi veya botlar aracılığıyla) gibi güçlü çevrimiçi hizmetleri sunan platformlar geliştirmeleri gerekmektedir.
Pandemiyle beraber dijital platformda kurulmuş markaların sayısı artıyot ve artmayamdevam edecek. Bu artışın getirdiği lojistik ve altyapı problemleri de mevcut, fakat buna rağmen e-ticaret yapan KOBİ sayısının Türkiye’de daha çok büyümesi bekleniyor. Buna hem fiziksel operasyonu olmayan satıcılar hem de fiziksel operasyonu bulunanlar dahil.
Ciro yoluyla toplam
ekonomik etki
~30,3 milyar TL
Katma değer yoluyla
toplam ekonomik etki
~17,5 milyar TL
İstihdam yoluyla toplam ekonomik etki
~21,538 insan
Gelir yoluyla toplam
ekonomik etki
~2,7 milyar TL
Fiziksel perakendeye kıyasla daha düşük karbondioksit salınımı
KOBİ’lerin dijital dönüşümlerinin hızlandırılması ile buna bağlı artan rekabet gücü
Kadının işgücüne katılımındaki artış ve küresel kalkınma hedeflerine artan destekle ilişkilendirmektedir.
E-ticaretin gelişmesi ile birlikte, işlemlerin kayıt altına alınması ve denetlenebilirliğin sağlanması için, otoriteler tarafından belgelendirme ve takip sistemlerinde dijitalleşmeye yönelik adımlar atılmıştır. Bu sayede , ticari işlemlerin gözetim altında tutulması kolaylaşmış ve bu durum vergi gelirlerine, kayıtlı ekonomiye ciddi katkılar sağlamıştır. E-ticaretin kayıtlı ekonomiye sağladığı katma değeri özetle aşağıdaki başlıklarda toparlayabiliriz.
Türkiye’nin son yıllarda en çok büyüyen e-ticaret sektörlerinden olan kitap, giyim, elektronik ürün ve beyaz eşya olmak üzere 4 ana ürün grubunun fiziksel perakende ve e-ticaret yoluyla satın alınmasının karbon emisyonu etkileri fiziksel perakendenin neden olduğu karbon emisyonunun daha yüksek olduğu görülmektedir. Fiziksel mağazalardaki ışıklandırma, iklimdendirme faaliyetleri ve tüketicilerin şahsi araçla alışverişe gitmesi gibi etkenler fiziksel perakendenin çevresel etkisinde büyük rol oynamakta ve e-ticaretin tüm bileşenlerinin toplam karbon emisyonundan daha fazla karbon salınımına neden olmaktadır.
Türkiye'de tüketiciler bir ürünü satın alırken, ürünün çevreye olan etkisinden çok fiyatını göz önünde bulunduruyorlar. Diğer parametrelere göre fiyat, satınalma kararı üzerinde daha belirleyici bir konumda bulunuyor ancak fiyatları aynıysa, çevresel etkisi daha az olan ürünü tercih ediliyor. Sürdürülebilir ürün pazarına baktığımızdaysa küçük ve gelişime fazlasıyla açık bir pazar olduğunu söylememiz mümkün.
Pandemi sürecinde Türkiye’de e-ticaret için altyapı sağlayan firmaların hizmetlerinden yaralanan kadın girişimcilerin sayısı yüzde 35 ile 50 arasında artmıştır.
Türkiye’de e-pazaryeri platformunun %50’sini temsile eden firmalara baktığımızda sadece pandemi döneminde yaklaşık 40 bin kadın girişimci bu platformlarda satışa başlamış, kadın girişimcilerin oranı toplam satıcıların dörtte birine ulaşmıştır.
PwC Tüketici E-Ticaret İçgörü Anketi’nin de gösterdiği üzere özellikle 20-34 yaş arasındaki tüketicilerin yaklaşık %66’sı e-ticaret platformlarında kadın girişimcilerinin sunduğu ürünlerin ayırt edici olmasından dolayı ürünün fiyatına bakmaksızın bu ürünleri tercih ettiği görülmektedir