Uzay Ekonomisi ve Vergilendirme

“Bazıları için bu bir gün batımı gibi görünebilir. Ama bu yeni bir şafak.”

Chris Hadfield

Uzay Endüstrisi Nedir ve Endüstride Ortaya Çıkan Bazı Trendler Nelerdir?

PwC, uzay endüstrisini, yenilikçi araştırma faaliyetlerinden başlayarak son kullanıcılara kadar uzanan ürün ve hizmet tedariki dahil uzay sistemlerinin ve ilgili altyapının geliştirilmesi, üretimi, işletimi ve kullanımı ile ilgili tüm kamu ve özel kuruluşları içeren endüstri olarak tanımlamaktadır. Uzay endüstrisi, özellikle “Yeni Uzay” kavramının yükselişine bağlı olarak geçtiğimiz yıllarda katlanarak büyümektedir. PwC, sektörün toplam piyasa değerinin 2020’de 371 milyar ABD dolarına ulaştığını tahmin etmekte. Bu değerin büyük bir kısmı (226 milyar ABD doları), tüketici ekipmanı ve uzay hizmetlerini içeren satışa dönük (downstream) alan faaliyetlerine atfedilirken, bir sonraki en büyük pay kurumsal araştırma ve geliştirme, uzay araştırmaları ve savunma sistemleri ile ilgili bütçelerden oluşuyor.

Uzay endüstrisi, uydu iletişimi, yeryüzü gözlemi, navigasyon, fırlatma araçları ve uzayın keşif gibi çeşitli alanları içeren alt sektörlerden oluşmaktadır.

Yeryüzü gözlemi, hassas uygulamalı tarım, sivil koruma, sigorta, doğal kaynak izleme, petrol ve doğalgaz arama ve meteorolojiye kadar farklı sektörlerde birçok uygulama ile büyüyen bir sektördür. Pazarın değeri 2020 yılında 5,3 milyar ABD doları olarak tahmin edilmiş ve sektördeki katma değerli hizmetlerin ortalama yıllık büyüme oranı 2014-2019 döneminde %15 olmuştur.

Yeryüzü gözlemi pazarının dinamikleri son zamanlarda değişmektedir. Örneğin, pazardaki birçok oyuncunun ölçek ekonomilerinden kaynaklanan sinerjilerden yararlanmak için dikey entegre iş modellerine geçmeye başladığını görüyoruz. Ayrıca, yeryüzü gözlemi tabanlı ürün ve hizmetler için sektörde artan bir farkındalık var. Bununla birleştiğinde, artan talep ve arz yönlü kaymalar nedeniyle fiyatlar üzerinde aşağı yönlü bir baskı olduğu da görüyoruz.

Uydular; medya yayınları, iletişim, navigasyon, hava tahmini, güvenlik, iklim ve çevre izleme ve daha pek çok alanda kullanılmaktadır. Uydu endüstrisi, uzay sektörünün en kazançlı alanlarından biridir ve günlük kişisel, finansal ve sosyal hayatımızın düzgün işleyişinin merkezinde yer almaktadır. Uydu hizmetleri için küresel pazarın tahmini değeri 2020’de 153 milyar ABD doları olarak kayda geçmiştir ve Kasım 2019 itibarıyla SpaceX ve OneWeb tarafından gönderilen 900’den fazla uydu yörüngede bulunmaktadır. SpaceX, OneWeb, Amazon ve Telestat gibi oyuncuların gelecekte binlerce uydu daha fırlatması beklenmekte olup bu durum sektördeki rekabeti şiddetlendirmektedir.

Uydu sektörünün son zamanlarda geleneksel Yer Sabit Yörünge’de bulunan (geostationary orbit) büyük uydu takımyıldızlarından Alçak Yörünge’de (Low-Earth orbit) bulunan küçük uydu takımyıldızlarının oluşturulmasına doğru hareket etmesi de dikkate değerdir. Bu değişim, işletmeler için daha düşük sermaye gereksinimi anlamına gelmektedir ve böylece daha fazla sayıda uydunun fırlatılmasına olanak tanımaktadır. Bununla birlikte, endüstrinin büyümesi sadece uzaydaki uydu sayısının artmasıyla sınırlı değildir. Mobilite, IoT (Nesnelerin İnterneti) ve M2M (aygıtlar arası iletişim) gibi yeni pazar segmentlerine olan talebin gittikçe arttığı görülmektedir ve bu durumun ileride uydu sektöründe köklü değişikliklere sebep olabileceği ifade edilmektedir. Son olarak arz tarafında yükselen trendlerden biri de dağıtım ortaklıkları (distribution partnerships) olarak ortaya çıkmaktadır. Distribütör ortaklıkları sektördeki operatörlerin niş bölgesel pazarlara erişim elde etmek ve gelişmekte olan pazarlarda satışları artırmak için yerel distribütörlerle ortaklık kurmasını gerektirdiğinden, şirketlerin iş yapış biçimlerini de değiştirmektedir.

Uzaya erişim, uzay endüstrisinin tüm alt sektörlerini birbirine bağlayan bir alandır. Nitekim uzaya erişimin olmaması, insanlığın uzayda seyahat eden bir medeniyet olma yönündeki tüm çabalarını önemsiz hale getirmektedir. Bu alandaki en önemli teknolojilerden biri olan fırlatma araçlarının (launcher) arkasındaki Ar-Ge süreci fırlatma sisteminin tasarlanmasıyla başlar ve yönetim, izleme ve fırlatma görevinin kendisi gibi işlemleri içerir. Fırlatma sektörü, kurumsal şirketlerin yerel düzeydeki uzay operasyonları için faaliyet gösterdiği kurumsal segment ve şu anda SpaceX ve Arianespace arasında bir duopoli olan ticari segmenti içeren ticari hizmetler olmak üzere iki bölüme ayrılmıştır.

Uzay araçlarını bağımsız olarak uzaya fırlatabilecek teknolojiye sahip olmak, hem özel şirketler hem de dünyanın her yerindeki hükümetler için son derece önemlidir çünkü uzay yarışında bağımsız olmanın anahtarıdır. Fırlatma araçları, uzay yolculuğu yapan ülkeler için stratejik varlıklardır ve sektörün dinamik doğası, tüm özel ve kurumsal oyuncuların yerel ve uluslararası uygulamaları sürekli olarak takip etmesini gerektirmektedir.

Bununla birlikte PwC, stratejik önemi nedeniyle hükümetler tarafından sübvanse edilmesine rağmen, fırlatma sektörünün gelecekte azalan hükümet finansmanıyla karşı karşıya kalmasının beklendiğini ifade ediyor. Pek çok ülkenin uzaya bağımsız erişimi olmasa da, sektördeki artan sayıda özel şirket rekabeti körüklüyor ve oyuncuları geliştirme, üretim ve işletme maliyetlerini düşürmeye zorluyor. Şirketler, yeniden kullanılabilen mikro fırlatıcı sistemlerini (Micro Launcher Systems) veya modüler fırlatma sistemlerini giderek daha fazla tercih ediyor ve bu da, bu tür araçlara ilişkin operasyonların barındırılacağı uzay üsleri geliştirme ihtiyacını yaratıyor.

Öte yandan, uzaya erişim ve uzayın keşfedilmesine ilişkin operasyonların git gide gelişmesi, uzay turizminin de gelişmekte olan bir alt sektör olarak ortaya çıkacağı anlamına geliyor. Uzay turizmi, turistlere astronot olma ve eğlence, rekreasyonel veya iş amaçlı uzay yolculuğunu deneyimleme fırsatını vermeyi amaçlayan havacılık endüstrisinin niş bir bölümüdür. Yüksek irtifa jet avcı uçağı uçuşları, atmosferik sıfır yerçekimi uçuşları, kısa süreli yörünge altı uçuşları ve uzaya uzun süreli yörünge gezileri gibi farklı uzay yolculuğu türleri bulunmaktadır. Blue Origin, SpaceX ve Virgin Galactic gibi şirketler sektördeki önemli oyuncular arasında yer almaktadır. NSR’nin Uzay Turizmi ve Seyahat Piyasaları raporu, sırasıyla 2020 ve 2021’de başlayarak yörünge altı ve yörünge turizm hizmetlerinin 2028 yılına kadar 14 milyar ABD doları kümülatif gelir elde edeceğini tahmin ediyor.

Son olarak uzay madenciliği, uzay keşif uygulamaları ile birlikte gelişecek yüksek ekonomik potansiyele sahip diğer sektörlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Uzay madenciliği veya asteroit madenciliği, asteroitlerden ve Dünya’ya yakın nesneler de dahil olmak üzere diğer küçük gezegenlerden gelen hammaddelerin çıkarılmasını ve işlenmesini içermektedir. Demir ve nikel gibi metaller ve platin, altın, iridyum, paladyum, osmiyum, rutenyum ve rodyum gibi nadir metaller, Dünya’da bulunandan birkaç kat daha yüksek bir konsantrasyon seviyesinde asteroitlerde bulunur. Asteroit madenciliği endüstrisinin küresel piyasa değeri 2017’de 712 milyon ABD dolarına ulaşmıştır. Bu rakamın 2025 yılına kadar yaklaşık 3,87 milyar ABD dolarına yükseleceği tahmin ediliyor. Uzay madenciliğinin başarısı, özellikle işlemcilerin, enerji hücrelerinin (energy cells) ve nihayetinde kuantum bilgisayarların üretiminde Dünya’daki elektronik için potansiyel büyük bir sıçrama olacaktır.

"Gelecek zaten burada, ancak henüz eşit olarak dağıtılmadı."

William Gibson

Şimdiye kadar özel sektörün uzay faaliyetlerine katılma konusunda bu kadar ilgi duyduğu bir dönem olmamıştı. Sadece 50 yıl önce Ay’a ilk iniş gibi zaferler kutlanırken bugünün dünyasında alçak yörüngeli ticari uçuşlara bilet satılıyor ve Mars’ın kolonileştirmesi hayal ediliyor. Günümüz uzay ekonomisinin çoğunun uydu ve Ar-Ge faaliyetlerinden oluşmasına rağmen; uzay turizmi, uzay madenciliği ve lojistik gibi sektörler gün geçtikçe önem kazanıyorlar. Her ne kadar geleceğin ne getireceğini bilemesek de, Morgan Stanley’e göre 2040 yılına kadar küresel uzay ekonomisinin 1 trilyon ABD Doları’ndan fazla gelir elde etmesi beklendiğinden, önümüzdeki yıllarda uzay endüstrisine yatırım yapmak yükselen bir trend olacak gibi görünüyor. Dahası, UBS tarafından on yıl içinde uzaydan yapılan (outer space) yüksek hızlı seyahatlerin yıllık en az 20 milyar dolarlık bir pazarı temsil edeceği ve bu sektörün uzun mesafeli havayolu uçuşlarıyla rekabet edeceği tahmin ediliyor. UBS ayrıca, süresi 10 saatten fazla olan uzun mesafeli uçak uçuşlarının, roketler üzerinde noktadan noktaya (pointto-point) yapılan uçuşlar tarafından ele geçirilebileceğini bile tahmin ediyor.

Ancak, uzay ekonomisi hala nispeten erken bir aşamada olduğundan, sektördeki gelir artışı şimdilik sınırlı kalıyor. Bu, şimdiye kadar elde edilen bu gelirlerin çoğunun ilgili ülkelerdeki devletler tarafından klasik şekilde vergilendirildiği anlamına geliyor. Bununla birlikte biz bu makalede, özel sektör firmaları uzay faaliyetlerinde daha aktif olarak gelir elde etmeye başladığında, gelecekte bizi nelerin beklediğini keşfetmek için daha derinlere dalmak istiyoruz. Bu sebeple burada, uzayda artan özelleştirmenin etkilerinin ne olabileceği ve bunun bireyler ve işletmeler için ne anlama geleceği konusunda öngörüde bulunmayı ve değerlendirmeler yapmayı amaçladık. Sonuçta, dünyamızın ve “normal” dediğimiz şeyin bugünlerde hiç olmadığı kadar hızlı değiştiğini düşünürsek, kendimizi yıllık iznimizi kullanırken Mars’a giden bir uzay gemisinde bulmamız çok uzun sürmeyebilir.

Konunun geniş çaplı etkisi düşünüldüğünde, özel sektörün ortak olarak ihtiyaç duyulanı sağlamada yetersiz kaldığı durumlarda, devlet müdahalesinin hayati bir unsur haline geldiğini ve bir çözüm için uluslararası bir yaklaşımın hayati önem taşıdığını görmek önem kazanmaktadır. Teşvikler, kanuni yaptırım veya fiyat kontrolleri gibi iktisadi araçlarla uzaydaki ticari faaliyetleri düzenlemenin çeşitli yolları olsa da, bu makale uzay ekonomisindeki piyasa aksaklıklarını ve bu konuda ortaya çıkabilecek sorunlara cevap vermenin bir aracı olarak vergilendirmeyi ele almaktadır.Vergilendirme her zaman şirketlerin ve bireylerin toplumların yönetimine ve işleyişine katkıda bulunduğu bir araç olmalıdır ve mevcut durum, vergilendirmenin yıllar içinde yukarıda bahsedilen ikilemi ele alabilecek, uzay ekonomileri için adil bir düzenleyici sistemin ayrılmaz bir parçası olarak ortaya çıktığını göstermektedir. Ancak, özel sektör faaliyetleri vergilendirilecekse, o zamankim tarafından, ne kadar ve neye dayanarak vergilendirilecek bunu gerekçelendirmemiz gerekir.

İletişim

Cem Aracı

Cem Aracı

Dijital Hizmetler Lideri, PwC Türkiye

Telefon: +90 212 326 6840

Yağmur Bayamlıoğlu

Yağmur Bayamlıoğlu

Vergi Hizmetleri, Danışman, PwC Türkiye

Bizi takip edin