“Bazıları için bu bir gün batımı gibi görünebilir. Ama bu yeni bir şafak.”
Chris Hadfield
PwC, uzay endüstrisini, yenilikçi araştırma faaliyetlerinden başlayarak son kullanıcılara kadar uzanan ürün ve hizmet tedariki dahil uzay sistemlerinin ve ilgili altyapının geliştirilmesi, üretimi, işletimi ve kullanımı ile ilgili tüm kamu ve özel kuruluşları içeren endüstri olarak tanımlamaktadır. Uzay endüstrisi, özellikle “Yeni Uzay” kavramının yükselişine bağlı olarak geçtiğimiz yıllarda katlanarak büyümektedir. PwC, sektörün toplam piyasa değerinin 2020’de 371 milyar ABD dolarına ulaştığını tahmin etmekte. Bu değerin büyük bir kısmı (226 milyar ABD doları), tüketici ekipmanı ve uzay hizmetlerini içeren satışa dönük (downstream) alan faaliyetlerine atfedilirken, bir sonraki en büyük pay kurumsal araştırma ve geliştirme, uzay araştırmaları ve savunma sistemleri ile ilgili bütçelerden oluşuyor.
Uzay endüstrisi, uydu iletişimi, yeryüzü gözlemi, navigasyon, fırlatma araçları ve uzayın keşif gibi çeşitli alanları içeren alt sektörlerden oluşmaktadır.
"Gelecek zaten burada, ancak henüz eşit olarak dağıtılmadı."
Şimdiye kadar özel sektörün uzay faaliyetlerine katılma konusunda bu kadar ilgi duyduğu bir dönem olmamıştı. Sadece 50 yıl önce Ay’a ilk iniş gibi zaferler kutlanırken bugünün dünyasında alçak yörüngeli ticari uçuşlara bilet satılıyor ve Mars’ın kolonileştirmesi hayal ediliyor. Günümüz uzay ekonomisinin çoğunun uydu ve Ar-Ge faaliyetlerinden oluşmasına rağmen; uzay turizmi, uzay madenciliği ve lojistik gibi sektörler gün geçtikçe önem kazanıyorlar. Her ne kadar geleceğin ne getireceğini bilemesek de, Morgan Stanley’e göre 2040 yılına kadar küresel uzay ekonomisinin 1 trilyon ABD Doları’ndan fazla gelir elde etmesi beklendiğinden, önümüzdeki yıllarda uzay endüstrisine yatırım yapmak yükselen bir trend olacak gibi görünüyor. Dahası, UBS tarafından on yıl içinde uzaydan yapılan (outer space) yüksek hızlı seyahatlerin yıllık en az 20 milyar dolarlık bir pazarı temsil edeceği ve bu sektörün uzun mesafeli havayolu uçuşlarıyla rekabet edeceği tahmin ediliyor. UBS ayrıca, süresi 10 saatten fazla olan uzun mesafeli uçak uçuşlarının, roketler üzerinde noktadan noktaya (pointto-point) yapılan uçuşlar tarafından ele geçirilebileceğini bile tahmin ediyor.
Ancak, uzay ekonomisi hala nispeten erken bir aşamada olduğundan, sektördeki gelir artışı şimdilik sınırlı kalıyor. Bu, şimdiye kadar elde edilen bu gelirlerin çoğunun ilgili ülkelerdeki devletler tarafından klasik şekilde vergilendirildiği anlamına geliyor. Bununla birlikte biz bu makalede, özel sektör firmaları uzay faaliyetlerinde daha aktif olarak gelir elde etmeye başladığında, gelecekte bizi nelerin beklediğini keşfetmek için daha derinlere dalmak istiyoruz. Bu sebeple burada, uzayda artan özelleştirmenin etkilerinin ne olabileceği ve bunun bireyler ve işletmeler için ne anlama geleceği konusunda öngörüde bulunmayı ve değerlendirmeler yapmayı amaçladık. Sonuçta, dünyamızın ve “normal” dediğimiz şeyin bugünlerde hiç olmadığı kadar hızlı değiştiğini düşünürsek, kendimizi yıllık iznimizi kullanırken Mars’a giden bir uzay gemisinde bulmamız çok uzun sürmeyebilir.
Konunun geniş çaplı etkisi düşünüldüğünde, özel sektörün ortak olarak ihtiyaç duyulanı sağlamada yetersiz kaldığı durumlarda, devlet müdahalesinin hayati bir unsur haline geldiğini ve bir çözüm için uluslararası bir yaklaşımın hayati önem taşıdığını görmek önem kazanmaktadır. Teşvikler, kanuni yaptırım veya fiyat kontrolleri gibi iktisadi araçlarla uzaydaki ticari faaliyetleri düzenlemenin çeşitli yolları olsa da, bu makale uzay ekonomisindeki piyasa aksaklıklarını ve bu konuda ortaya çıkabilecek sorunlara cevap vermenin bir aracı olarak vergilendirmeyi ele almaktadır.Vergilendirme her zaman şirketlerin ve bireylerin toplumların yönetimine ve işleyişine katkıda bulunduğu bir araç olmalıdır ve mevcut durum, vergilendirmenin yıllar içinde yukarıda bahsedilen ikilemi ele alabilecek, uzay ekonomileri için adil bir düzenleyici sistemin ayrılmaz bir parçası olarak ortaya çıktığını göstermektedir. Ancak, özel sektör faaliyetleri vergilendirilecekse, o zamankim tarafından, ne kadar ve neye dayanarak vergilendirilecek bunu gerekçelendirmemiz gerekir.