PwC'nin yeni nesil aile şirketi liderlerine yönelik 2022 Global NextGen Araştırması, küresel tehditler karşısında nesillerin ortak bir hedef etrafında birleştirdiğini gösteriyor: İşin ve Ailenin istikrarını güvence altına almak için büyümeyi teşvik etmek.
Aile Şirketlerinin gelecek başarısı söz konusu olduğunda cevap gayet açıktır: Ticari Büyüme. Aile Şirketlerinin %65’i ticari büyümenin en önemli öncelikleri olduğunu söylüyor. Bu kapsamda ticari büyüme, istikrarın ve başarının bir ölçüsü olarak görülmektedir. Önceki neslin yarattığı mirası sürdürerek geliştirmek, ailenin refah ve zenginliğini güvence altına almak adına ticari büyüme çok önemli bir noktadır. Aile Şirketleri zaman içerisinde genişledikçe ve aile üye sayısı arttıkça ticari büyümenin çift haneli olması gerekmektedir. Ancak, Aile Şirketlerinde başarı için büyüme tek başına yeterli değildir, başarı çok boyutludur.
İklim değişikliği, pandemi ve teknolojik gelişmeler gibi günümüzün temel ve derin zorluklarıyla karşı karşıya kaldığınızda ticari büyümeyi nasıl sağlayacaksınız. Aile şirketinizin refahını sağlamak için yarının liderleri olarak hangi yeteneklere ihtiyacınız var? Aile şirketinin ve ailenin geleceği için yetenekli biri olduğunuzu nasıl kanıtlayabilirsiniz?
Aile Şirketinin ticari anlamda büyümesi, finansal olduğu kadar duygusal unsurların da olduğu karmaşık bir süreçtir. Kural olarak; her iki veya üç yılda, aile genişlediği için aile servetini sabit bir seviyede tutmak için aile işletmesinin %10 oranında büyümesi gerekir. Pandemi ve iklim değişikliği tehdidiyle karşı karşıya kalan aile işletmeleri için daha da zorlaşan bir görev halini almaktadır.
Aile şirketlerinin mevcut çalışma anlayışı ve iş modeli içerisinde bahsettiğimiz bu büyüme rakamlarına ulaşabilmesi pek mümkün görülmemektedir. Yeni nesil lider olarak başarıya ulaşmak için kendinize özgü bir plan geliştirmeniz gerekmektedir. Ayrıca, bu planı yaparken istikrarı korumak, işletme için gerekli olan büyümeyi sağlamak ve işletme içerisindeki yerleşik düşüncelere karşı koymanız gerekebilir. Sadece dijital yetenekler de değil, dijitalin ötesinde yeni yeteneklere ihtiyacınızın olması muhtemel gözüküyor. Çevresel Sosyal ve Kurumsal Yönetişim için uzmanlık, gelişen işgücü trendlerini yönetmek ve dünyadaki yeni pazarları belirlemek bu yeni yeteneklerden bazılar olarak yer alıyor.
Bu noktaya kadar önceki nesiller ile gelecek nesillerin bu kadar uyumlu olması şaşırtıcı olarak nitelendirilebilir. Ancak en önemli farklılık Z kuşağının odak noktası olan sürdürülebilirlik konusunda karşımıza çıkmaktadır.
Bir aile şirketindeki herkes yeni pazarlara açılmak ve büyümek ister. Ancak, Z kuşağının sürdürülebilirliğe öncelik verme olasılığı daha yüksek olarak karşımıza çıkmaktadır.
Pandemi sırasında dijital becerilere ve yeni teknolojilere odaklanmanın önemi ortaya çıkmıştı. 2019 NextGen araştırmızda, liderlerin %64'ü dijital çağa uygun bir strateji geliştirmenin önemli olduğunu paylaştılar. Ardından, pandemi gerçekleşti ve bugün neredeyse katılımcıların yarısı (%44) aktif bir şekilde yeni teknolojiler üzerine çalışmakla meşgul. Katılımcıların yaklaşık beşte biri ise pandeminin bu alandaki ilerlemeleri hızlandırdığını düşünüyor.
Ancak daha yapılacak çok şey var. Katılımcıların %64’ü aile şirketlerinin sürdürülebilir uygulamalara öncülük etmesi için fırsatları olduğuna inanıyor. Bu konudaki planların hızlandırılması gerektiği sonucuna varılabilir. Katılımcıların %72’si gelecek dönem için işletmelerinin sürdürülebilir yatırımlarını artırmayı planladığını söylüyor ancak mevcut durumda bunu yapanların oranı %28 olarak kalıyor. Ayrıca, katılımcıların üçte ikisi gelecek dönem için işletmelerinin çevresel etkilerini azaltmayı planlasa da bugün katılımcıların sadece dörtte biri bunu gerçekleştiriyor.
Her aile lideri işini büyütmek ister. Bu noktada yeni nesil aile liderlerin devreye girmesi gerekmektedir. ESG’nin buradaki performans boyutunu anlamak ve hesaba katmak sürdürülebilir bir gelecek için esastır.
Family Capital tarafından yapılan araştırmalar doğrultusunda, son yıllarda ESG uygulamalarına öncelik veren halka açık şirketlerin piyasa değeri açısından aile şirketlerinden daha iyi performans göstermeye başladığını ölçümlüyor. Bu sonuçlar, aile işletmelerinin güven değerini kaybetmeye başladığını göstermektedir. ESG yatırımcı önceliklerinde üst sıralara tırmanırken, aile şirketleri aksiyon almak konusunda geride kaldı.
Geçtiğimiz 10 yıl içerisinde yatırımcılar için sürdürülebilirlik çok daha önemli bir noktaya geldi.
Kaynak: PwC Global Gelecek Nesil Anketi 2022
Pandemi gibi bir kriz karşısında eğitim ve kariyerin basamaklarının iş insanlarını her şeye hazırlayamayacağını hatırlattı. Gerçekten de katılımcıların %28'i pandemi sonucunda yeteneklerini geliştirme ihtiyacı yarattığına inanıyor. Ancak ne öğrenmeleri gerektiği sorulduğunda paylaşılan cevaplar tanıdıktı: Finans (%53), Liderlik Gelişimi (%48) ve İş Modeli İnovasyonu (%41).
Kaynak: PwC Global Gelecek Nesil Anketi 2022
Katılımcıların çoğu zaten neredeyse mükemmel iş yeteneklere sahip — Katılımcıların %89'u en az bir üniversite diplomasına sahip, bunların içerisinde çoğunluk işletme ve finans alanlarında olmakla birlikte, katılımcıların %17'si MBA veya doktora derecelerine sahip bulunuyor. Ancak geçmişten edinilen yeteneklerle bugün doğru çözüm ve sonuçlara ulaşılabilir mi?
Aile şirketleri için önümüzdeki yıllarda dönüşüm fırsatları bulunmaktadır. Bu fırsatlardan tam anlamıyla yararlanılmak isteniyorsa yeni bakış açılarına ihtiyaç var. Bazı eğitim kurumları bu yeni bakış açısı ihtiyaçlarını fark etmeye başladı. Bu kurumların birçoğu iş, liderlik ve kar maksimizasyonu yerine dünyaya ve toplumsal amaçlara daha çok vurgu yapan yaklaşımlar üzerine yoğunlaşıyor.
2022 yılında gerçekleştirilen Financial Times Sorumluluk Sahibi İşletme Eğitimi Ödüllerinde, İsviçre'den St. Gallen Üniversitesi'nde Doçent Omid Aschari yeni nesil liderleri hazırlamak için yeni bir yaklaşım benimsenmesi gerekliliğine dikkat çekmişti;
"Öğrencilerimiz tarafından dünyada var olan riskler dikkate alınmazsa ve gerçek dünyayı görmezlerse, işletme okulları tarihi müzeler haline gelecektir"
Nijerya’lı ekonomist ve iş insanı Tony Elumelu’nun en büyük kızı olan Oge, şu anda London School of Economics’te Politika ve Felsefe alanında eğitim görüyor. İleride ailesinin 2010 yılında kurmuş olduğu Tony Elumelu Vakfı’nda çalışmayı düşünüyor. Elumelu ailesinin yatırım şirketi Heir Holdings’in bir parçası olan ve Afrika’daki girişimcileri destekleyen Vakıf, aynı zamanda Oge’nin 14 yaşından beri gönüllü olarak çalıştığı yer. Oge’nin Finans ve İşletme okumayı tercih etmemesinin sebebi ise hem analitik hem de sosyal becerilerini geliştirmek istemesi. Öte yandan, Sahra altı Afrika’nın sosyoekonomik adaletsizliği ve feminizm gibi konulara ilişkin bir podcast yayın olan Talk Africa’yı başlatan kişilerden birisi olarak bulunuyor. Oge, aynı zamanda Birleşmiş Milletler’in ötekileşmiş durumda olan gençlere yardım etmeyi amaçlayan Birleşmiş Milletler Sınır Tanımayan Kuşaklar’ın delegesi olarak yer alıyor.
Oge, yapmakta olduğu bu faaliyetlerle ilgili olarak ise şöyle düşünüyor;
“Derslerim haricinde yapmakta olduğum faaliyetler hedeflerim ile birebir örtüşüyor. Vakıf’ta çalışmaya başladığım zaman edinmiş olduğum deneyimin de bana destek olacağına ve Vakfa katkılarının olacağına güvenim tam.”
“En büyük isteklerimden biri Afrika’ya bir şeyler verebilmek, ancak bunu sadece maddi olarak bir şeyler vermek için değil aynı zamanda insanlara yatırım yaparak ve hayatlarında uzun süreli etkiler bırakarak yapmak istiyorum.”
Vakıf 15.000’den fazla Afrikalı genç girişimciye maddi destek sağlarken, Afrika kıtasında doğrudan veya dolaylı yoldan 400.000’den fazla iş imkânı sağlamaktadır.
Araştırmada pandemi sürecinde aile şirketlerinde farklı nesillerin nasıl bir araya geldiğini, aile içerisinde uyumun nasıl güçlendiğini, halefiyet planlamasının nasıl hızlandırıldığını ve işletmeyi büyütmek için nasıl birlikte hareket ettiğini gösterdi. Araştırma kapsamında yeni nesil liderlerin işlere nasıl dahil olduğunu ve nesiller arası iletişimin nasıl güçlendiği de ölçümlendi. Oransal olarak yeni nesil liderlerin neredeyse yarısı işlere artık daha fazla bağlılık hissediyor.
Ancak, sorumluluk hissetme seviyesinde belirgin bir düşüş var. Önceki araştırmalarımızla karşılaştırma yaptığımızda, fırsatlar önceki yıllara göre düşmüş durumda. 2019 yılında yaptığımız araştırmada; katılımcıların %48’i işletmeye ilişkin önemli pozisyonlarda liderlik fırsatlarıyla karşılaşırken, bu yıl gerçekleştirdiğimiz araştırmada bu oran %28’lere düşüyor. 2019 yılındaki araştırmamızda katılımcıların %36’sı yeni politikalar veya fikirlere ilişkin düşüncelerini ve tepkilerini yansıtabilirken, bugün bu oran %32’lere ulaşıyor. Günümüzde aile üyelerinin dörtte biri aile şirketlerinin işleyişini anlamakta zorlandığını söylüyor. İşletmenin geleceğini devralmak için yeni nesil gereken her şeye sahip olduğunu düşünse de mevcut nesil geçmişe oranla olduğundan daha da az heves taşıyor.
Sürücü koltuğundan, yolcu koltuğuna geçiş elbette kolay değil. Ancak bir sonraki neslin, aile şirketini bir üst seviyeye taşıdığını görmek beni oldukça sevindiriyor. Özellikle, mevcut nesille ve yeni nesil arasında karşılıklı güven ilişkisi kurmak ve güvenilirlik sağlamak için adım attıklarını görmek çok önemli.
Kaynak: PwC Global Gelecek Nesil Anketi 2022
Kontrolü yeni nesle devretme kararı çok büyük bir karar ve hayatta bir defa yaşanan bir gerçek. İşletme sahipleri işletmelerinin güvenilir ellerde olduğundan emin olmak isterken, siz yeni nesillerin ise zorlukları çözümleyip çözebileceğinizi, işletmeyi koruyup büyütmek için yeterli donanıma sahip olduğunuzu garanti etmeniz gerekiyor.
İyi haber ise pandeminin aile şirketlerinin halefiyet planlarına odaklanmasını sağlamış olması. PwC’nin Global Aile Şirketi Anketi 2021’de görüldüğü üzere, mevcut neslin %30’u bir güçlendirme planından bahsetmekte. Yine de mevcut nesil bulunduğu yeri bırakmamakta kararlı: Gelecek Neslin %39'u şirketlerinde liderlik değişikliğini benimsemeye karşı bir direnç olduğunu söylüyor.
Kaynak: PwC Global Gelecek Nesil Anketi 2022
Ancak bir sonraki nesil için hazırlığın ne anlama geldiği uygulamada nadiren dile getirilir. Bu sebeple, birçok yeni nesil lider güven kazanmak için farklı bir yol oluşturmak yerine mevcut örnekleri takip etmeyi tercih etmektedirler. Araştırma sonuçları da bu eğilimin mevcut olduğunu gösteriyor. Burada ESG ve ticari büyüme arasındaki ilişkinin neden henüz eyleme dökülmemiş olduğunu açıklıyor.
Nesil dönüşümünün sorumluluğu yalnızca mevcut neslin omuzlarına bindirilmemeli. Gelecek nesil, karşılıklı saygı ve iyi bir iletişim bağı kurarak, kıdemli liderlerin kendilerinin kimliklerini ve durumlarını benimsemesini sağlayabilir, “yönetime dahil olarak” bu doğrultuda aktif bir rol alabilir.
Her iki tarafın da beklentilerine uyan, açık ve samimi bir halefiyet planlaması taraflara güven vermektedir. Nesiller arası iletişim daha net olduktan ve alefiyet süreci planlandıktan sonra daha fazla ayrıntı üzerine düşünülebilir. Aile işletmesinin gelişmesi için liderlerin hangi becerilere ve deneyimlere sahip olması gerekir? Gelecekteki ticari büyüme nasıl sağlayacak? Halefiyet sürecindeki aşamalar ve önemli noktalar nelerdir? Örneğin, Yeni Nesil Yöneticilerin işletme yönetiminde yer alması için neler yapması gerekiyor?
Aile şirketleri, çeşitlilik anlamında bir genişleme kazanmak istiyorsa bu çabaya gelecek nesil içerisinde kadın ve erkek rolleri üzerinden başlayabilir. Bu kapsamda gerçekleştirdiğimiz araştırmamızda kadınlar da erkekler gibi (Kadınlar %53, Erkekler %69), işletmelerinin büyümesini birincil öncelik olarak görmektedir. Kadınlar özellikle ESG anlamında daha ön planda yer alıyor. Çalışma şartlarının iyileştirilmesi ve sürekliliğin sağlanması konusunda erkeklere oranla daha önemli bir konumda yer alıyor.
Cinsiyetler arasındaki büyük farklılıklardan bir tanesi de liderlik beklentilerinde karşımıza çıkmaktadır. Kadınların %35’i erkeklerin lider pozisyonlara geçmesinin daha muhtemel olduğuna inanıyor.
Erkeklere yönelttiğimiz sorumuzda ise; katılımcıların %41’i erkeklerin lider pozisyonunda bulunmasının daha muhtemel olduğunu düşünüyor. Mevcut durumda kadınların lider pozisyonunda daha az görülüyor olması (kadınların %43’ü yönetici olarak bulunurken erkeklerin %59’si yönetici olarak görev alıyor) bu anlayışın sebebi olabilir. Kadın katılımcıların dörtte işletmeleri için herhangi bir değişiklik kararı vermeden önce işletme ile ilgili daha iyi bir kavrayışa sahip olmaları gerektiğini düşünürken, erkeklerin yalnızca %13’ü böyle düşünüyor.
Bu durum mevcut nesil liderlerine açık bir mesaj içeriyor; aile içerisinde cinsiyet ayrımcılığı sorununu çözülmesi.
2018 yılında Isabelle, Aile Şirketi içerisinde rolünün gelecekte ne olacağını belirlemek amacıyla aile şirketlerinin üçüncü nesil üyelerinde oluşan bir komitenin kurulmasına yardımcı oldu. Komitenin temel amacı ise aile şirketindeki nesiller arası değer farklılıklarının uyumlu hale getirilmesini sağlamak. Bu kapsamda Isabelle’in büyükbabası ve Isabelle’in bulunduğu nesil arasındaki değerlerin uyumlu bir hale getirilmesi üzerine çalıştılar.
1949 yılında kurulan Randon Companies, dünya çapında 120 ülkede 29 iş birimini bünyesinde bulundurmaktadır. 2021 yılında otomobil parçaları, römorklar, yarı römorklar ve finansal hizmetler konusunda 13,2 milyar BRL (2,56 milyar USD) brüt gelir ile çok uluslu bir şirket halini almıştır.
Isabelle yaptıkları çalışmalar şöyle ifade ediyor;
“Bir gün uyanıp aile şirketindeki sorumluluklarınızı ve rolünüzü bilemezsiniz.”
“Üçüncü nesilde 12 kişiyiz ve hepimizin öğrenmesi, hazırlanması ve uygulaması gerekiyor.”
Oluşturulan komitelerin süreçleri resmileştirdiği görülüyor. Bu şekilde nesiller arası iletişimin arttığını, ailenin güçlü değerler ile beslenmesi sağladığını ve üst nesilden alt nesile doğru değerlerin aktarılmasını sağladığını belirtiyor. Ayrıca komisyon dışında birkaç önemli hususa daha değiniyor;
“Şirket olarak yönetimimizi sürekli profesyonelleştiriyoruz ve üçüncü nesil olarak bunun bir parçası olduk”
“Hepimiz gelecekte sorumlu hissedarlar olmak istiyoruz. Bu kapsamda akademik eğitim, sürekli gelişim, sosyal sorumluluklar ve aile değerlerinin derinlemesine anlaşılması için yaptığımız hazırlıklar bunun en iyi örnekleridir.”
Isabella aynı zamanda the Family Business Network Brazil'in danışma kurulunda yer alıyor. 2021 yılında aile şirketlerinin halefiyet planlamalarına yardımcı olmak için danışmanlık süreci başlattı.
Aile şirketlerinin zenginliğini devam ettirmesi için çift haneli ticari büyüme yaratması gerekmektedir. Özellikle krizlerle dolu olan günümüz dünyasında daha da zorlu bir görevdir. Yeni nesil olarak işletmeyi devralmak büyük bir sorumluluk. Yukarıda da bahsettiğimiz üzere, ESG uygulamalarını tam olarak benimsemeyen aile şirketleri, emsallerinden daha düşük performans gösteriyor. Bu nedenle, ESG uygulamalarında kararlı olmak ve harekete geçmek önem teşkil etmektedir.
Aile şirketlerinin gelecek dönemdeki refahlarını güvence altına almak için ESG uygulamalarını dikkate almaları gerekmektedir. Araştırmamız içerisinde katılımcıların %42’si işletmelerinde bir aile ofisi olduğunu söylüyor ve çalışma verileri bu uygulamanın işletme genelinde profesyonelliği artırdığını gösteriyor.
Aile ofisine sahip işletmelerin ESG uygulamalarını işletmelerine entegre etme olasılığı daha yüksektir. Örneğin, aile ofisi bulunan aile şirketlerinin %43'ü bir sürdürülebilirlik stratejisine sahiptir. Ayrıca, büyük aileleri temsil ettikleri için aile yönetişimi konusunda daha disiplinli davranmalarına sebep olmaktadır; ilaveten yazılı bir aile anayasasına veya halefiyet planına sahip olma şansı da daha yüksek bir ihtimaldir.
Varlık yönetimi ve mülkiyet kavramı birlikte hareket eden kavramlardır. Varlık yönetimi ile varlıklar üzerinde daha fazla bir değer yaratılması amaçlanmaktadır. Bu durum, aile şirketinin ticari büyümelerinde büyük bir önem taşımaktadır.
St. Gallen Üniversitesinden Profesör Thomas Zellweger tarafından geliştirilen bir model olan varlık yeterliliği ve varlıklarının işletmesiyle uyumlu olması için üç unsura bakılmaktadır:
Bir işletme sürdürülebilir büyüme yaratmak istiyorsa, üçüne de dikkat etmelidir.
Araştırma sonuçlarımızdan, ESG odaklı bir yönetim modeline yönelme olduğunu, ancak bu konuda daha hızlı ilerlemek için engeller olması sebebiyle veya ESG uygulamalarının henüz bir öncelik haline getirilmediğini gözlemliyoruz.
Aile ofisi kavramı son yıllarda büyük bir ivme kazanmıştır. Bu durumun altında yatan neden olarak nesiller arası servet aktarımı ve aile-sahiplik-iş ilişkisinin artan karmaşıklığı bulunmaktadır. Asya’da bulunan aile şirketlerinin artan serveti de bu ivmeyi hızlandırmaktadır. Eğer aile ofisleri doğru yapılandırılırsa, sürdürülebilir ticari büyümeyi desteklemesinin yanı sıra ailenin zenginliğini ve birliğini korumada da önemli bir rol oynayabilir.
Vincent, aile şirketleri olan gayrimenkul sektöründe çalışmak yerine bağımsız bir girişimci olarak faaliyet gösteriyor. Aile şirketi dışında yaptığı faaliyetlerin ve tecrübelerin uzun vadede aile şirketine daha yararlı olacağına inanıyor. Büyük ölçüde sermaye tarafından yönetilen gayrimenkul şirketlerine yeni bir soluk getireceğine inanıyor. Vincent şu ifadeleri kullanıyor;
“Aile şirketinin sağladığı konfor alanı dışında bir şey yaratmak daha zor, ancak bunu bir kazan-kazan durumu olarak görüyorum”
“Bu yaptığım girişimcilik faaliyeti sadece kendi başıma yeni bir şeyler yapmam ile ilgili değil. Aynı zamanda ailemin konumunu ve ilerlemesini güçlendirmek için yenilikleri nasıl kullanabileceğimizle ilgili.”
Vincent, pandemiden önce 2018 yılında Raze Technology’i kurdu. Raze Technology, özellikle uzun ömürlü temizlik ürünleri; maskelerin ve dezenfektanların da dahil olduğu kendi kendini temizleyen ürünler oluşturmak için teknoloji odaklı bir şirket olarak faaliyet göstermektedir. Vincent, bilimsel gelişmelere olan ilgisini sürdürülebilirlikle uyumlu hale getirmeye çalışıyor. “Yeni bir şey yaptığınızda, bu çabanın aile şirketinize daha yenilikçi bir yaklaşım için ilham verdiğini düşünüyorum” diye paylaşıyor. Raze Technology, Vincent'ın kurduğu üçüncü girişim ve henüz 30 yaşında değil.
COVID gibi kriz zamanlarında aileler ortak bir amaç etrafında bir araya gelmektedirler. Ortak geçmiş ve miraslarından daha fazla yararlanırlar ve bu durum aile şirketlerine bağlılıklarını artırır. Bu amacın mevcut ve gelecek nesiller için anlamlı olmasını sağlamak için nesiller arası diyaloğu artırmak başarının anahtarıdır.
Mevcut neslin güvenini kazanmak ve işi daha ileri bir noktaya taşıyacağınızı göstermek kolay bir süreç değildir. Dünya değişiyor ve geçmişin iş yapma teknikleri artık günümüz dünyasında yeterli olmuyor. Mevcut duruma meydan okumak ve aile mirasınızı devam ettirmek için büyüme fırsatlarını keşfetmeniz gerekmektedir. Başarıya ulaşmak için farklı becerilere sahip insanların bir araya getirilmesi yararlı olacaktır.
Aile şirketleri hızla değişen bir ortamda başarılı olmak istiyorsa, yenilikçi liderleri bünyelerinde barındırmaları gerekmektedir. Başarının ne anlama geldiğini yeniden tasavvur etmenin zamanı geldi ve yeni nesil olarak öncülük edecek özelliklere sahipsiniz. İşletmenin izlemesi gereken yolu biliyorsunuz; işinizin ihtiyaç duyduğu lider olmak size kalmış. Kendin ol. Farklı ol.
PwC'nin Küresel NextGen Araştırması 2022 yılında, aile şirketlerindeki yeni nesil üyeler için yapılan uluslararası bir pazar araştırmasıdır. Araştırmanın amacı, yeni nesil üyeler için günün önemli konuları hakkında ne düşündüklerini, hangi rolü oynadıklarını ve hangi rolleri oynamaları gerektiğini anlamaktır. Araştırma, The Family Business Network (FBN) ile iş birliği içerisinde çevrimiçi olarak gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda 8 Ekim ve 12 Aralık 2021 tarihleri arasında 68 bölgede 1.036 görüşme yapılmıştır.