Zamanaşımı; alacak hakkının kanunda açıkça belirlenmiş süreler içerisinde kullanılmaması nedeniyle, borçlunun borcunu ödemekten kaçınabilmesini sağlayan bir müessesedir. Yani alacaklı taraf açacağı dava ile hakkına kavuşabilecekken borçlu tarafın ileri sürdüğü zamanaşımı defi ile bu hakkından yoksun kalabilmektedir. Zira zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeden, onu “eksik bir borç” haline dönüştürmekte ve alacağın dava yoluyla edinilmesinin önüne geçmektedir. Bu nedenle, şayet borçlu tarafından zamanaşımı defi ileri sürülmüş ve şartları da oluşmuşsa hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkmakta, ona bağlı faiz ve diğer alacaklar da zamanaşımına uğramaktadır.
SGK, prim alacaklarının takip ve tahsilinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanununu uygulamakla birlikte, bu kanundaki zamanaşımı süresi (5 yıl) yerine 5510 sayılı Kanunda zamanaşımı ile ilgili özel bir düzenleme yapılmıştır.
Bu çerçevede, genel kural olarak sigorta primi ve diğer alacaklar ödeme süresinin dolduğu tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak 10 yıllık zamanaşımına tâbidir.
Ancak, sigorta primi ve diğer alacaklar;
itibaren zamanaşımı 10 yıl olarak uygulanmaktadır.
Anlaşılacağı üzere, sosyal güvenlikte zamanaşımı süresi diğer kamu alacaklarına göre çok uzun tutulmuştur. Bunun temel nedeni, vergi bir vatandaşlık görevi olarak yerine getirilmesi gereken bir yükümlülük olmasına karşın, sigorta primlerinin karşılığında SGK’nın hizmet verme yükümlülüğünün (emekli aylığı bağlaması, sağlık hizmeti vermesi vd) olmasından ve kayıt dışı istihdam oranının yüksekliğinden kaynaklanmaktadır.
Dolayısıyla, sigorta primi ve diğer Kurum alacaklarında neredeyse zamanaşımı yok gibi diyebiliriz.
Bu durum, borçluların zamanaşımı iddiasıyla sigorta primi borçlarını ödemekten kurtulmalarını imkânsız hale getirmektedir.
Hal böyle olmakla birlikte, özellikle 2008 yılındaki sosyal güvenlik reformu öncesi dönemde çeşitli nedenlerle Kurum alacaklarının yeterince takip ve tahsil edilmediği ve zamanaşımına girmiş olduğu, bu durumun Sayıştay tarafından da eleştiri konusu yapıldığı görülmektedir.
Zamanaşımına girmiş borçlarla ilgili SGK’nın yeni uygulaması
SGK, daha önce çıkarmış olduğu genelgeler ile yapmış olduğu idari düzenlemeler uyarınca; borcun zamanaşımına girmiş olması durumunda borçlu hakkında icra ve haciz yoluna başvurmamakta ise de, zamanaşımına uğramış olan alacağın, alacaklı için alacak hakkını, borçlu için de borçluluk niteliğini sona erdirmediğini, başka bir ifadeyle “eksik bir borç” haline dönüştüğünden bahisle zamanaşımına girmiş borçları; borcu yoktur yazlarında veya Kurum ve Kuruluşlarca yapılacak borç sorgulamalarında, teşvik, destek ve indirimlerde, primlerini kendileri ödeyen sigortalıların sağlık hizmetlerinden yararlanmasında, KDV Mahsubu ile prim ödenmesinde kullanılan "Borç Döküm Formunda" işverenin/sigortalıların borcu olarak gösterilmekte, yine, ihale konusu islerde teminatın iadesi için, özel bina inşaatlarında ise iskan için SGK ilişiksizlik belgesi verilmemekte, ayrıca, 6183 sayılı Kanunun 23 üncü maddesine göre Hazine ye Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerince reddiyat yapılması durumunda anılan maddenin birinci fıkrasına göre yapılacak mahsuptan sonra Kurumun zamanaşımına girmiş prim alacakları dahil prim ve diğer alacaklarından muaccel olanlara mahsup yapılmaktaydı.
Ancak, SGK’nın bu konudaki idari düzenlemelerin dayanağı olan Genelgesinin ilgili bölümlerinin bölümlerin Danıştay 10.Dairesinin 15.06.2023 tarihli kararıyla iptal edilmesi ve söz konusu kararın İdari Dava Daireleri Kurulunun 03.03.2025 tarihli kararıyla kesinleşmesi üzerine SGK zamanaşımına girmiş borçlarla ilgili uygulamasında değişiklik yapmıştır.
SGK’nın zamanaşımına girmiş borçlarla ilgili yeni uygulaması aşağıda özet olarak belirtilmiştir.
1. İcra takibi başlamamış borçlar (gönüllü ödeme)
Yeni düzenlemeye göre, icra takibi henüz başlamamış borçlarda aşağıdaki yol izlenecektir.
Bu uygulama, borcunu gönüllü olarak kapatmak isteyenlere kapıyı açık bırakırken, SGK’yı da icra takibi yükünden kurtaracaktır.
2. İcra takibi başlamış borçlar (komisyon denetimi)
İcra dosyasına girmiş borçlarla ilgili süreç biraz farklı işleyecektir.
Buradaki en kritik nokta: daha önce bu tür durumlarda işverenler mecburen mahkemeye gitmek zorunda iken, artık mahkemeye gitmeden çözüm sağlanabilecektir.
3. Borç sorgulamaları, borcu yoktur yazıları ve teşvikler
İşverenler için belki de en önemli yeni düzenleme bu hususlarla ilgilidir.
Zira, daha önceki SGK uygulamasında zamanaşımına girmiş olan borçlar idari yetki kapsamındaki bazı uygulamalarda (borcu yoktur yazısı taleplerinde, sigorta primi teşviklerinden yararlanma aşamasında, teminat iadesi veya iskan için gerekli olan ilişiksizlik yazısı taleplerinde, sağlık hizmetleri provizyonlarında) işverenlerin/sigortalıların borcu olarak gösterilmek suretiyle zamanaşımına girmiş borçlar ödenmeye zorlandığından, işverenler/sigortalılar süreli ve acil işlemleri sırasında sık sık sorunla (ihalelere girememe, teşviklerden yararlanamama, sağlık provizyonu alamama vb.) karşılaşmaktaydılar.
SGK’nın yeni düzenlemesi sonucunda bu konuda bir rahatlama olacaktır.
Bu çerçevede, zamanaşımına girmiş borçlar;
Zamanaşımına girmiş borçlarla ilgili Danıştayın iptali kararı sonrasında SGK’nın yaptığı düzenleme işveren ve sigortalıların yaşadığı sorunların ortadan kaldırılması bakımından olumlu olmakla birlikte tahakkuk eden sigorta primlerinin karşılığında SGK’nın hizmet verme yükümlülüğünün (emekli aylığı bağlaması, sağlık hizmeti vermesi vd) bulunduğu dikkate alındığında SGK’nın kurum alacaklarının zamanaşımına girmesini önleyecek daha etkin takip ve tahsilat sistemini kurması, borç yönetiminde zaman ve maliyet avantajı sağlayan dijital uygulamalardan yararlanması faydalı olacaktır.