Gini katsayısı, bir ülkedeki gelir dağılımındaki eşitsizliği ölçmek için kullanılan önemli ekonomik göstergelerden birini oluşturmaktadır. Gini katsayısı, sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımında eşitliği, bire yaklaştıkça gelir dağılımında bozulmayı ifade etmektedir. Gini katsayısı hesabında hanenin ve fertlerin elde ettiği yıllık gelirlerin toplamından, gelir referans döneminde ödenen vergiler ve diğer hane veya kişilere yapılan düzenli transferler düşüldükten sonra bulunan hane halkı kullanılabilir geliri kullanılmaktadır.
Gini katsayısı, aynı zamanda ülkeler arası kıyaslama yapma imkânı sunduğu için özellikle sosyal eşitsizlikler ve ekonomik dengesizliklerin analizinde de önemli bir araçtır.
Türkiye’nin Gini katsayısı dünya ortalamasına kıyasla oldukça yüksek bir seviyededir. Türkiye’de bu oran son yıllarda 0.42 civarında seyretmekte, bu ise gelir dağılımında ciddi bir eşitsizlik olduğunu göstermektedir.
TÜİK’in 2023 Gelir Dağılımı İstatistiklerine göre, en yüksek eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert gelirine sahip %20'lik grup toplam gelirden aldığı pay %48,7 iken, en düşük gelire sahip %20'lik grubun aldığı pay ise %6,1 seviyesindedir.
Yoksulluğun; ekonomik, sosyal, politik ve çevresel faktörlerden kaynaklanan pek çok nedeni bulunmaktadır.
Ülkemiz özelinde yoksulluğun başlıca nedenleri olarak aşağıdaki hususlar ön plana çıkmaktadır.
-Eğitim eksikliği: Eğitim seviyesinin düşük olması, bireylerin iş bulma şansını ve gelir düzeyini olumsuz etkilemekte, eğitim imkanlarının dengesiz dağılımı, düşük gelirli kesimlerin yoksulluktan çıkmasını zorlaştırmaktadır.
-İşsizlik: İşsizlik, ülkemizdeki yoksulluğun önemli nedenlerinden birini oluşturmaktadır. Özellikle gençler arasında yüksek işsizlik oranı, yoksulluğun sürekliliğini artırmaktadır. İşsiz kalan bireyler ve aileler, gelir sağlayamadıkları için yoksulluk riski altında kalmaktadır.
-Enflasyon ve gelir erozyonu: Türkiye’de yüksek enflasyon, özellikle düşük gelirli kesimin alım gücünü azaltmaktadır. Gelir artışının enflasyon karşısında yetersiz kalması sonucunda hanelerin yoksulluk riski daha da artmaktadır.
-Bölgesel dengesizlikler: Türkiye’de gelir dağılımında bölgesel farklılıklar da yoksulluğun yaygın nedenlerinden birini oluşturmaktadır. Özellikle yatırım ve üretimin az olduğu bölgelerde yaşayanlar, kalkınmış bölgelerde yaşayanlara göre daha dezavantajlı durumdadırlar.
-Sosyal eşitsizlikler: Toplumda kadınların, engellilerin ve diğer dezavantajlı grupların iş gücüne katılım oranının düşük olması bu grupların yoksulluktan daha fazla etkilenmesine yol açmaktadır.
Dünyada yoksullukla mücadelede başarılı olan bazı ülkeler ve iyi uygulama örnekleri aşağıda belirtilmiştir.
Ülkemizde de yoksullukla mücadele için sosyal yardımlar, eğitim destek programları, istihdam artırıcı projeler gibi çeşitli politikalar uygulanmaktadır.
Ülkemizde uygulanan başlıca yoksullukla mücadele politikaları aşağıda özet olarak belirtilmiştir.
-Sosyal yardımlar: Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yapılan yardımlar, daha çok düşük gelirli ailelerin temel ihtiyaçlarını karşılamalarına yöneliktir. Bu yardımlar doğrudan nakit desteği, gıda yardımı, eğitim desteği şeklinde olabilmektedir.
-Asgari ücretin artırılması: Türkiye’de asgari ücretin artırılması, düşük gelirli çalışanların alım gücünü artırmaya yönelik önemli politika aracıdır. Ancak, enflasyonun yüksek olduğu yıllarda asgari ücretin reel olarak değerinin düşmesi etkinliğini azaltmaktadır.
-İstihdam teşvikleri: Ülkemizde özellikle işsizliği azaltmak, dezavantajlı grupların (kadınlar, engelliler vd.) istihdamını artırmak amacıyla farklı tarihlerde çeşitli teşvik düzenlemeleri yürürlüğü konulmuştur. Bu teşvik programlarıyla, işgücü maliyetleri düşürülerek işverenlerin daha fazla kişiyi istihdam etmeleri hedeflenmiştir.
-Eğitim ve mesleki becerilerin geliştirilmesi: Yoksulluğun önlenmesinde eğitim ve mesleki beceri geliştirme programları büyük önem taşımaktadır. Bu çerçevede, Milli Eğitim Bakanlığı, İş-Kur, Belediye gibi kurumlar, bireylerin hem meslek sahibi olmaları, hem de iş gücü piyasasında rekabet edebilmelerini sağlamak amacıyla çeşitli eğitim ve beceri geliştirme proje ve kursları düzenlemektedir.
Sonuç olarak, Ülkemizde yoksulluğu önlemek ve gelir dağılımındaki eşitsizliği azaltmak için çeşitli yardım, program ve proje yürütülmekte ise de daha sürdürülebilir ve kapsamlı politikalara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çerçevede, Gini katsayısının düşürülmesi, yalnızca ekonomik büyüme ile değil, aynı zamanda sosyal politika uygulamaları ve istihdamın artırılmasıyla sağlanabileceğinden, küresel iyi uygulama örneklerinden de yararlanılarak, özellikle eğitim, sağlık, sosyal güvenlik ve sosyal yardım alanında yapılacak reformlarla toplumun tüm kesimlerinin refah seviyesinin yükseltilmesinin hedeflenmesi ve bu yönde daha kapsamlı çalışma yapılması gerekmektedir.