Adi Ortaklığa Ait Taşınmazın Kiralanması; Bir konu, Üç Değerlendirme

Recep Bıyık Mevzuat Eğitim ve Araştırma Başkanı, PwC Türkiye

Nasıl Bir Ekonomi Gazetesi

15 Kasım 2023

Bu köşeyi izleyenler fark etmiştir, farklı görüşlerin olduğu, farklı yorumların yapıldığı konular  ilgimi çekiyor. Vergi mevzuatı da bu tür konular açısından zengin ve zaman zaman bu köşede bu  konulara yer veriyorum. 

Bugün, somut bir olayın farklı tanımlanmasının ulaşılan sonucu nasıl değiştirebileceğini, yapılan  bir işlemde konunun nasıl farklı değerlendirilebileceğini, mevzuatın nasıl farklı  yorumlanabileceğini ortaya koyan bir yargı kararını paylaşmak istedim.  

Bu tür makalelerde sonunda kişisel değerlendirme de yapıyorum ama bugün buna gerek  duymadım. Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurul kararına katıldığımı belirtmekle yetineyim. 

Davanın konusu 

Vakıflar Genel Müdürlüğü ve bir belediyeden kiraladığı sarnıcı bir limited şirkete kiraya veren adi  ortaklık, ortaklığın uyuşmazlık konusu kiralama işleminden başka herhangi bir faaliyetinin  olmadığı, bu nedenle elde edilen gelirin ticari kazanç niteliğinde olmayıp gayrimenkul sermaye  iradı niteliğinde olduğu, sarnıcın ortaklığın aktifine kayıtlı olmadığı, dolayısıyla kiralama  işleminin Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17. maddesinin (4) numaralı fıkrasının (d) bendi  uyarınca katma değer vergisinden istisna olduğu gerekçeleriyle, ihtirazi kayıtla verilen beyanname  üzerine tahakkuk eden katma değer vergisinin kaldırılması istemiyle dava açmış. 

Vergi Mahkemesi kararı:

Davacı tarafından, uyuşmazlık konusu kiralama faaliyeti dışında  herhangi bir faaliyetinin olmadığı, gayrimenkulün ortaklığın aktifine kayıtlı olmadığı yönünde  iddiada bulunulmasına rağmen davalı İdare tarafından bunun aksine herhangi bir delil ortaya  konmadığı, bu çerçevede işletmeye dahil olmayan gayrimenkullerin kiralanması işlemlerinde  katma değer vergisi ve sorumluluk uygulaması söz konusu olmayacağı gerekçesiyle, dava konusu  vergide hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmış ve bu gerekçelerle tahakkuk eden vergi  kaldırılmış. 

Danıştay Dokuzuncu Dairesi kararı:

Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay  Dördüncü Dairesi; 

  • İhtilafın çözümlenebilmesi için davacı tarafından kiralandıktan sonra restore edilen ve başka  bir şirkete kiraya verilen sarnıcın kiralanması işleminin gayrimenkul kiralaması işlemi mi  yoksa işletme hakkının kiralanması işlemi mi olduğu hususunun netleştirilmesi gerektiği, 
  • Uyuşmazlık konusu olayda, işletilmek amacıyla kiralanan sarnıcın davacı tarafından restore  edildikten sonra ticari amaçlı işletilmek üzere bir firmaya kiraya verildiği, bu husus dikkate  alındığında, kiralama işleminin, doğrudan Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Belediyeden  gayrimenkul kiralanması işlemi olmayıp kiralanan sarnıcın işletilmesinin, bir başka ifadeyle  işletme hakkının kiralanması işlemi olduğundan, ihtilaf konusu kiralamanın gayrimenkul  kiralaması olarak değerlendirilmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı, 
  • Dolayısıyla söz konusu kiralama işleminin, gayrimenkul kiralaması niteliğinde olmayıp işletme  hakkının kiralanması niteliğinde olduğu, 

gerekçeleriyle, dava konusu vergide hukuka aykırılık görmemiş ve vergi mahkemesi kararını 

bozmuş. (Danıştay Dördüncü Dairesinin 06.02.2019 tarih ve E:2016/10819, K:2019/896 sayılı kararı.) 

Danıştay Kararında, uygulamada işletme hakkının devrinin, bir ticari işletmeyi işletme hakkına  sahip olan kişinin bu hakkını genel olarak bir sözleşme ile bir başkasına devretmesi yahut bir  kişinin ekonomik değeri olan bir şeyin işletme hakkını bir başkasına genel olarak bir sözleşme ile  devretmesi şeklinde gerçekleştiği; işletme hakkının devrinde, kamuya ait olan tesislerin kamuya  ait olmaya devam ettiği fakat bakım ve onarım işlerinin devralana ait olduğu belirtilmiş. 

Vergi Mahkemesi ısrar kararı: 

Vergi Mahkemesi, önceki kararında yer alan gerekçeler yanında, işletme hakkının kiralanmasının,  bir mal varlığı veya işletmenin tüm aktif ve pasifiyle birlikte bir bedel karşılığında belli bir süre  için devralınması olduğu, somut olayda davacının kiracı sıfatına sahip olduğu sarnıca ilişkin  hakkını üçüncü bir firmaya devretmesi işleminin alt kira sözleşmesi olduğu sonucuna varmış ve  bu gerekçeyle kararında ısrar etmiş. 

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu kararı:

Temyiz isteminin inceleyen Danıştay Vergi  Dava Daireleri Kurulu; 

  • Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 1. maddesinin ikinci fıkrası gereği, ticari faaliyetin kapsamı  ve niteliğinin Gelir Vergisi Kanunu'nda açıklık bulunmadığı hallerde Türk Ticaret Kanunu ve  diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit edileceği, 
  • Türk Ticaret Kanunu düzenlemeleri uyarınca, tacir olan gerçek kişilerin bir kısım işleri ticari iş  kapsamında olmamakla birlikte, tüzel kişi olan tacirin her türlü işlerinin ticari iş kapsamında  olduğu, Kanun’un tüzel kişi olan tacirin her türlü işlerini ticari işletmesiyle ilgili olduğunu  karine olarak kabul ettiği, 
  • Davacı adi ortaklığı oluşturanlardan birinin tacir olan anonim şirket olması ve tüzel kişi olan  tacirin bütün işlemlerinin ticari iş kapsamında bulunması karşısında, davacı adi ortaklığın  gayrimenkul niteliğindeki sarnıcı üçüncü bir şirkete kiraya vermesi işleminin, ticari faaliyet  kapsamında yapıldığının kabul edilmesi gerektiği, 
  • Dolayısıyla sarnıcın davacı adi ortaklık bünyesinde oluşan iktisadi işletmeye dahil olduğunun  kabul edilmesi, davacı adi ortaklığın aktifine kayıtlı olmamakla birlikte iktisadi işletmesine  dahil olan sarnıcın üçüncü bir kişiye kiralanması işleminin Katma Değer Vergisi Kanunu'nun  17. maddesinin (4) numaralı fıkrasının (d) bendinde yer alan istisna kapsamında bulunmadığı, 

gerekçeleriyle, ihtirazi kayıtla verilen düzeltme beyannamesi üzerine tahakkuk eden katma değer  vergisinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşmış ve davalının temyiz istemini  oybirliğiyle kabul ederek Vergi Mahkemesi kararını bozmuş. (Danıştay Vergi Dava Daireleri  Kurulunun 15.02.2023 tarih ve E:2021/20 K:2023/118 sayılı kararı.) 

Kararda ayrıca, uyuşmazlıkta sarnıcın davacı adi ortaklığın iktisadi işletmesine dahil olduğu  sonucuna varıldığından davacının sarnıcı üçüncü bir kişiye kiralaması işleminin gayrimenkul  kiralaması niteliğinde mi olduğu yoksa işletme hakkının kiralanması niteliğinde mi olduğu  hususunun ayrıca değerlendirilmesine gerek bulunmadığı belirtilmiş.