Nasıl Bir Ekonomi Gazetesi
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 13. maddesi gereği, ilişkili kişiler arası borçlanmalarda hesaplanan faiz tutarının, emsal faiz oranına uygun olması gerekiyor.
Emsal arayışında öncelikle iç emsal olup olmadığına bakılıyor. Borçlu şirketin karşılaştırılabilir nitelikte (kredi kullanım amacı, vade, tutar, para birimi açısından) iç emsal kredi faiz verileri varsa, esas olan bu oranların kullanılması.
İç emsal yoksa veya iç emsaller karşılaştırılabilir değilse, o zaman dış emsal araştırması yapılıyor.
Bu uygulamada yaygın üç farklı oran karşımıza çıkıyor. Önce bu üç orandan kısaca bahsedeyim, sonra hangi oranın kullanılması gerektiğine ilişkin değerlendirme yapayım.
Vergi Denetim Kurulu Danışma Komisyonu, ilişkili kişiler arası borçlanmalarda emsal faiz oranı olarak, TC Merkez Bankası (TCMB) tarafından ilan edilen, bankalarca açılan ticari kredilere uygulanan ağırlıklı ortalama faiz oranının (ticari kredi faiz oranı) dış emsal olarak dikkate alınması gerektiğine karar verdi. Vergi Müfettişleri incelemelerde bu oranı dikkate alıyor.
Emsal faiz oranı olarak TCMB tarafından belirlenen, reeskont işlemlerinde uygulanan faiz oranının esas alınabileceğine ilişkin çok sayıda yargı kararı var. Yeni tarihli kararlarda, bu yöndeki kararların istikrar kazandığı belirtiliyor.
OECD yaklaşımı doğrultusunda, borç alanın kredi notuna dayalı bir emsal çalışması yapılarak bulunan faiz oranı.
Yukarıda da belirtiğim gibi uzun yıllar, özellikle Vergi Denetim Kurulu Danışma Komisyonu Kararı öncesinde, ilişkili kişiler arası borçlanmalarda, reeskont işlemlerinde uygulanan faiz oranı kullanılageldi. Farklı emsalleri dikkate alarak yapılan tarhiyatlar yargıda benimsenmedi. Danışma Komisyonu Kararı sonrasında yaygın uygulama değişecek mi, zamanla göreceğiz.
Gelir İdaresi öteden beri, ilişkili kişiler arası borçlanmalarda dikkate alınması gereken faiz oranı konusundaki sorulara;
şeklinde cevaplar veriyor. İlgilenenler için bir eski bir yeni tarihli özelge: Maliye Bakanlığının 09.06.1997 tarih ve 23723 sayılı, Gelir İdaresi Başkanlığının 02.11.2022 tarih ve 1276402 sayılı özelgeleri.
Verilen özelgelerde yer alan açıklamalardan, Gelir İdaresi görüşünün, bütün kurumlar veya borçlanmalar için tek bir oran belirlenmesi şeklinde olmadığı, İdarenin her bir borçlanma için, emsal bedel araştırılması gerektiği görüşünde olduğu anlaşılıyor.
İlişkili kişiler arası borçlanmalarda, hem TCMB tarafından ilan edilen bankalarca açılan ticari kredilere uygulanan ağırlıklı ortalama faiz oranının, hem de TCMB tarafından belirlenen reeskont işlemlerinde uygulanan faiz oranının dikkate alınamayacağını, bu oranların karşılaştırılabilir olmadığını değerlendiriyorum.
Gerekçelerimi özetleyeyim.
TCMB tarafından ilan edilen, bankalarca açılan ticari kredilere uygulanan ağırlıklı ortalama faiz oranı, ticari kredi veren bütün bankacılık sektörünün kredilere uyguladığı ortalama faiz oranını ifade ediyor. Bankalar, verdikleri ticari kredilere ilişkin verileri haftalık olarak TCMB’ye raporluyor, Banka’da bütün sektöre ilişkin verileri haftalık olarak kamuoyuyla paylaşıyor.
Vergi inceleme elemanları tarafından emsal olarak kabul edilen faiz oranı; tüzel kişi KMH, kurumsal kredi kartı ayırımı yapılmaksızın, bankalarca açılan tüm ticari kredilere uygulanan ağırlıklı ortalama faiz oranı. Vergi Denetim Kurulunun, bu faiz oranının, ticari kredi veren bütün bankaları kapsayacak şekilde verilere dayandığı için piyasayı daha net yansıtma özelliği taşıdığı gerekçesiyle, emsal faiz oranı olarak kullanılması gerektiği sonucuna vardığı anlaşılıyor.
TCMB tarafından açıklanan faiz oranının, ilişkili kişiler arası borçlanmalar için karşılaştırılabilir olmadığını ve dolayısıyla gerçek anlamda bir dış emsal niteliği taşımadığını düşünüyorum. Şu nedenlerle:
Bu gerekçelerle, ticari kredilere uygulanan ortalama faiz oranının emsal olarak kullanılamayacağını düşünüyorum. Ancak şu gerçeği de burada ifade etmek gerekir ki; Vergi Denetim Kurulu Danışma Komisyonu kararları, vergi müfettişleri için hukuken bağlayıcı, bu nedenle de emsal bedel olarak bu verinin kullanılması halinde eleştiri riski yok. Elbette Vergi Denetim Kurulu Danışma Komisyonu kararının değişmesi her zaman mümkün.
Yukarıda da belirttiğim gibi, ilişkili kişiler arası borçlanmalarda emsal faiz oranı olarak TCMB tarafından belirlenen, reeskont işlemlerinde uygulanan faiz oranının esas alınabileceğine ilişkin çok sayıda yargı kararı var. Bu oranın da, ilişkili kişiler arası borçlanmalar için karşılaştırılabilir olmadığını ve dolayısıyla gerçek anlamda bir dış emsal niteliği taşımadığını düşünüyorum. Şu nedenlerle:
Yukarıda belirttiğim gibi, vergi inceleme elemanları emsal faiz oranı olarak Merkez Bankasınca açıklanan ticari krediler ortalama faiz oranını esas alıyor. Ancak TCMB tarafından belirlenen reeskont işlemlerinde uygulanan faiz oranının esas alınabileceğine ilişkin çok sayıda yargı kararı var. Dolayısıyla, emsal faiz oranı olarak reeskont işlemlerinde uygulanan faiz oranını kullanmak, vergi incelemelerinde tarhiyat riski yaratıyor. Yargı kararlarının değişmeyeceğinin ise garantisi yok.
Bu iki faiz oranı kullanılamayacağına göre hangi oran kullanılması sorusuna yanıtım şu; borçlanan kurumun kredibilitesine, borcun vade yapısına ve büyüklüğüne bağlı olarak, yapılacak araştırma sonucu bulunacak emsal faizi oranı. Başka bir ifadeyle, Gelir İdaresinin yukarıda özetlediğim görüşüne katılıyorum.
Son olarak şunu ifade etmek isterim. Yukarıda emsal faiz oranı konusunda üç ayrı oranı değerlendirdim ama oran sayısını çoğaltmak mümkün. Hem uygulamada hem yargı kararlarında farklı oranlarla (mevduat faiz oranı, TCMB avans işlemlerinde uygulanan faiz oranı, vb) karşılaşmak mümkün. Bu oranları yukarıda değerlendirme ihtiyacı duymadım. Bunların hiçbirinin emsal faiz oranı olarak dikkate alınmasının mümkün olmadığını düşünüyorum.