PwC, CFO Pulse araştırmasını COVID-19'un iş dünyası ve ekonomi üzerine etkilerini izlemeye yardımcı olmak üzere küresel finans liderlerinin görüşlerini alarak yürütüyor.
Global için 4.sü gerçekleştirilen CFO Pulse araştırmasına 24 ülkeden 867 CFO katıldı. Türkiye'nin ikinci defa yer aldığı araştırmada, Türkiye'nin önde gelen şirketlerinin CFO'ları, diğer küresel finans liderleriyle birlikte COVID-19 krizini birçok açıdan ele aldı.
İki haftada bir yeni girdilerle güncellenen bu çalışma, toplumda güven oluşturmak ve önemli sorunlara çözüm üretmek amacımızdan hareketle, dünya çapındaki bu krizin toplumları ve iş dünyasını nasıl etkilediğine dair sağlam bir bakış açısı sunma hedefiyle gerçekleştiriliyor.
Küresel COVID-19 CFO Pulse raporları
11 Mayıs 2020
28 Nisan 2020
14 Nisan 2020
30 Mart 2020
Türkiye COVID-19 CFO Pulse raporları
Şirketlerin yeni koronavirüs ile mücadelesinde, liderlerin yeni dengelere göre şirketlerini yönetirken onlara yardımcı olacak taktiksel hamlelere odaklandığı istikrar aşamasının uzun sürmesi bekleniyor. Her ne kadar bazı ülkelerde ve bölgelerde kısıtlamalar yavaş yavaş kalkmaya devam etse de krizin ekonomik etkileri hala yaygın şekilde görülüyor.
Devletler tüm bu zorluklara rağmen ekonomilerini yeniden açmaları gerektiğinin farkındalar. Ekonomilerini açma hızları farklı olacak, bazı bölgeler başarı konusunda rehber olurken bazıları da ders alınması gereken örnekler teşkil edecekler.
T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından Mayıs başında yapılan açıklamada Türkiye’nin koronavirüse karşı mücadelesinde ilk dönemini tamamladığı belirtildi ve “Kontrollü Sosyal Hayat” olarak adlandırılan ikinci döneme girildiği vurgulandı.
Yeni koronavirüsle mücadelede başarılı olma yolunda iş dünyasına düşen payın önemi büyük. Şirketler, çalışanlarının iş yerlerine dönme zamanı ve onların güvende olması için gerekli tedbirler hakkında karar verecek. Kriz ve toparlanma süreci boyunca güvenliğin sağlanması için gereken yenilikçi çözümler şirketler tarafından geliştirecek.
Bu süreci yönetirken araştırmamıza katılan CFO’lar dahil iş dünyası liderleri, geniş kapsamlı etkileri olan bir dizi karar alma süreciyle karşı karşıya kalacak. Bu kararlar, şirketlerinin finansal geleceklerini, çalışanlarının, müşterilerinin ve diğer paydaşların sağlığını ve tüm toplumu ilgilendiren kararlar olacak.
Araştırmamız, şirketler çalışanlarını fiziksel çalışma ortamlarına geri getirirken veya iş yerlerini yeniden açmayı planlarken CFO’lar arasında iyimserliğin hâkim olduğunu gösteriyor. CFO’ların çoğunluğu (%75’i) müşterilerinin güvenlikle ilgili beklentilerini karşılamak konusunda, %70’i de güvenli bir çalışma ortamı sunmak konusunda kendilerinden çok emin.
Söz konusu güvenlik olduğunda, Türkiye CFO'ları kendilerine güveni tam. Türkiye CFO’larının çoğunluğu müşterilerinin güvenlikle ilgili beklentilerini karşılayabilecekleri (%83) ve çalışanlarına güvenli bir çalışma ortamı sunabilecekleri (%76) konusunda çok emin olduklarını belirtirken, %65'i çalışanların moralini yüksek tutma ve iyi olma halini yönetme konusunda güven duyuyor.
Sektörlere bakıldığında, enerji, altyapı ve doğal kaynaklar CFO’ları müşterilerin güvenliği konusunda çok emin (%92); sağlık sektörü CFO’ları ise yetenekleri elinde tutmak konusunda emin (%72).
CFO’ların büyük çoğunluğu, çalışanları korumak için taktik önlemlere odaklanan planlar yapıyor; bu planların ardından da uzaktan çalışma ve otomasyonla ilgili stratejik kararlar geliyor. Örneğin, CFO’ların %76’sı, maske ve test gibi iş yeri güvenlik önlemlerini ve zorunluluklarını uygulamayı düşünürken; %65’i çalışma ortamlarını fiziksel mesafeye uygun şekilde yeniden yapılandıracağını söylüyor.
Türkiye CFO'larının iş yerinde çalışmaya dönüşte göz önünde bulundurduğu en önemli önlemlerin başında çalışanları korumak için güvenlik önlemleri (%78) ile teması azaltmak için vardiyaları değiştirmek ve/veya alternatif ekipler oluşturmak (%65) geliyor.
Bununla birlikte, uzaktan çalışmayı kalıcı hale getirme (%37) ile otomasyonu ve yeni çalışma yöntemlerini hızlandırma (%41) eğilimleri küresel CFO’lar ile karşılaştırıldığında biraz daha düşük.
Güvenlik önlemlerini değiştirmek sektörler arasında en çok tercih edilen uygulamalar arasında. Bunu yapan CFO’ların başında endüstriyel üretim, otomotiv, teknoloji, medya ve telekomünikasyon sektörleri CFO’ları (%81) yer alıyor. Sağlık sektörü CFO’larının, iş yerlerini yeniden yapılandırma (%72) ve otomasyon planlama (%60) olasılığı en yüksek.
Çalışanlar iş yerlerine dönerken birçok CFO çalışanların haklarının korunmasına yönelik talebin artmasını bekliyor (%43). Ücretli hastalık izni, ayrımcılıkla ilgili tedbirler ile diğer politika ve yan haklar iş yeri güvenliğini sağlamanın en önemli kısmı olacak.
Türkiye CFO’larının, çalışanların haklarının korunmasına yönelik artan talep ile personel değişimi konularına yönelik beklentileri küresel CFO’lardan daha yüksek (%46). Bununla birlikte, verimlilik kaybı beklentisi önceki araştırmaya göre artmış durumda (sırasıyla %33 ve %23).
Endüstriyel üretim ve otomotiv CFO’larının önümüzdeki ay kadrolarında değişiklik yapma (%46) ve işten çıkarma (%39) olasılığı diğer sektördeki CFO’lara göre daha yüksek. Bu arada sağlık sektörü CFO’larının da çalışan korumasında daha yüksek talep (%58) ve kritik işlerde kadro yetersizliği (%36) gibi konularla karşılaşma olasılığı daha yüksek. Bu bulgular, 30 Nisan itibarıyla küresel çapta yaklaşık 3.000 cevapla oluşturulan kriz hazırlığı değerlendirmesi PwC COVID-19 Navigator uygulamasındaki güncel verilerle de uyuşuyor. Sağlık sektöründen katılımcıların %82’si ürün ve hizmet sunabilmek için insan etkileşiminin gerekli olduğunu; %49’u ise uzaktan verimli olarak çalışamayacaklarını belirtiyor.
CFO’ların tedarik zinciri konusundaki yaklaşımı, istikrar aşamasının uzun ve sürdürülmesi zor olduğunun genel olarak kabul edildiğini gösteriyor. Yeni dengelere göre faaliyete geçmek hem krizden hem de kriz öncesi faktörlerden kaynaklanan zorlukları beraberinde getiriyor. Örneğin, yeni koronavirüsten önce bile PwC’nin Bağlantılı ve otonom tedarik zinciri ekosistemleri 2025 araştırmasına katılan tüm şirketlerin yalnızca %28’i malzemelerden müşterilere kadar tüm tedarik zincirinde görünürlüğü sağlamak için tedarik zinciri şeffaflığını artıracak çözümleri hayata geçirdiklerini söylemişti.
Genel olarak, CFO Pulse araştırmasına katılan CFO’ların yarısı (%51) alternatif tedarik seçeneklerinin geliştirilmesinin en acil ve önemli alan olduğunu belirtiyor. Otomasyon ve diğer araçların kullanımı, genel olarak tedarik zinciri yaklaşımları arasında biraz daha az eğilimli. Bu durum da birçok işletmenin verimini artırmak veya iyileştirmek için yeni yollar aramak yerine hala istikrar sürecinde olduğunu gösteriyor.
Türkiye CFO'ları en öncelikli alan olarak alternatif tedarik seçenekleri geliştirmeye (%63) dikkat çekiyor. Yarısı ise tedarikçilerin sağlamlığını anlama ve sözleşme şartlarını değiştirme konularını vurguluyor.
Türkiye CFO'ları için küresel CFO’lardan diğer farklılıklar olarak, otomasyon (%22) ve ürün montajı ve/veya hizmet sunum yerlerinin çeşitlendirilmesi (%15) geliyor. Bu aksiyonların öncelikleri şu anda daha düşük olabilir, ancak orta veya uzun vadede daha fazla gündeme gelme olasılığı bulunuyor.
Enerji, altyapı ve doğal kaynaklar CFO’larının alternatif tedarik seçeneklerini göz önünde tutma (%61) ve tedarikçilerinin sağlığını anlamaya çalışma olasılığı daha yüksek (%59). Bu veriler, bu sektörden katılımcıların %47’sinin dış kaynaklardan ve/veya operasyonlardan tedarik sağladığını; %71’inin de operasyonlarının belirli ölçüde coğrafi olarak dağıtıldığını belirttiği PwC COVID-19 Navigator araştırmamızdaki görüşlerle eşleşiyor. Tedarik sorunlarının ciddi olduğu sağlık sektörlerinde CFO’ların %45’i tedarikçi ağlarında görünürlüğü artırmayı beklediklerini söylüyor. Finansal hizmetler CFO’larının karar alma kapasitelerini iyileştirmek için otomasyonu kullanma olasılıkları (%49) ortalamalara göre daha yüksek.
Yeni koronavirüsün gelirlere ve/ya kârlara negatif etkisi açık; CFO’ların %85’i bu yıl gelirlerinde düşüş bekliyor. Tek fark, şirketlerin bu etkinin boyutu ile ilgili düşünceleri. Araştırmaya katılanların yarısı (%51), mevcut kriz nedeniyle gelirlerinin %25’e kadar azalmasını bekliyor. Sektörlere bakıldığında ise, karantinadan en ciddi şekilde etkilenen tüketici pazarları gibi sektörlerin gelirlerindeki düşüşün %50’den fazla olması bekleniyor (Tüketici pazarlarındaki CFO’ların %16’sı). Sağlık sektörü CFO’larının gelirlerde artış bekleme (%19) veya gelirlerin etkilenmeyeceğini düşünme (%9) olasılığı daha yüksek.
Azalan gelirlerle ilgili beklentiler ve koronavirüsün olası etkisinin kabul edilmesi de CFO’ların toparlanmayla ilgili görüşlerine yansıyor. CFO'ların iyimserlik düzeyinde hafif bir azalma var. Her ne kadar Türkiye dahil tüm CFO’ların %42’si, COVID-19’un bugün bitmesi halinde şirketlerinin üç ay içinde ‘olağan’ işleyişine döneceğine inansa da birçok ülkede toparlanmanın daha uzun süreceğine dair artan bir inanış var. Türkiye CFO'larının %11’i iş dünyasının "olağan" haline dönüşün bir yıldan uzun süreceğini düşünüyor – bu sonuç bir önceki ankette %0 oranına kıyasla önemli bir fark.
Genel olarak CFO’ların %8’i bunun bir yıldan uzun sürmesini beklerken; bu oran tüketici ürünleri pazarlarında (%10) ve endüstriyel üretim ve otomotivde (%9). Teknoloji, medya ve telekomünikasyon CFO’larının %40’ı üç ila altı aylık bir süre öngörüyor.
CFO’lar istikrar sağlanırken giderlerin kısılması stratejisinden yana, %81’i krizle mücadelede bunu kullanmayı düşündüklerini belirtiyor. Finans liderlerinin %60’ı planladıkları yatırımları erteleyeceklerini veya iptal edeceklerini söylerken; CapEx (%83), operasyonlar (%53) ve iş gücü (%49) başı çekiyor. Kriz sonrası dünyada başarılı olmak için hangi önlemlerin gerektiği de düşünülerek CFO’ların yalnızca %16’sı dijital dönüşüm yatırımlarını ertelemeyi veya iptal etmeyi düşünüyor. Müşteri deneyimi (%11) ve siber güvenlik veya gizlilik (%3) yatırımlarında kısıntıya gitme olasılığı da var.
Türkiye CFO'larının CapEx yatırımlarını erteleme veya iptal etme olasılığı küresel CFO’lara göre biraz daha yüksek (%87). Bununla birlikte, Türkiye CFO’ları dijital dönüşüm yatırımlarını erteleme/iptal etmeyi düşünmüyor (%3).
CapEx yatırımları sektörlerde de ertelenme veya iptal edilme olasılığı en yüksek olan yatırımlar; enerji, altyapı ve doğal kaynaklar CFO’ları bu konuda başı çekiyor (%91).
Yatırımlarda kesintiye gitme kararları yanında CFO’lar, krizi yönetebilmek için yaptıkları diğer değişiklikleri değerlendiriyorlar. Birçok CFO, şirketlerinin uzun vadede iyileşmesini sağlayacak gelişmeler olarak esnekliği (%72), artan dayanıklılık ve çevikliği (%65) ve teknoloji yatırımlarını (%52) gösteriyor.
Türkiye CFO'ları teknoloji yatırımlarının (%63), dayanıklılık ve çevikliğin (%59), çalışma biçimi esnekliğinin (%57) ve müşterilere hizmet vermenin yeni yollarının (%57) şirketlerini uzun vadede daha iyi hale getireceğine inanıyor.
Pandemi; empatik liderlik, dayanıklılık ve çeviklik, iş birliği ve dijital beceriler ile tasarım, üretim, siber ve tedarik zinciri yönetimi gibi teknik ve ticari beceriler dahil yeni yeteneklere olan ihtiyacın altını çiziyor. Yine krizden önce gerçekleştirilen PwC’nin 23. Küresel CEO Araştırması’na göre daha ileri beceri geliştirme programlarına sahip olduğunu söyleyen şirketlerin CEO’larının yalnızca %35’i bu programların beceri açıklarını ve yanlış beceri eşleştirmelerini azaltmada çok etkili olduğunu düşünüyor. Teknoloji yatırımlarının şirkete fayda sağlamaya devam etmesini ve oluşturdukları dayanıklı yapının ayakta kalmasını sağlamak için liderlerin bu alanda çabalarını mümkün oldukça artırması gerekebilir.
COVID-19'un şirketlere ve ekonomiye etkisini tespit etmek amacıyla PwC, finans liderleri ile iki haftada bir yeni girdilerle güncellenen küresel bir araştırma yapıyor. 4 Mayıs 2020 haftasında araştırma kapsamında 24 ülke veya bölgeden 867 katılımcının görüşleri ele alındı.